Mahkemenin, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan ilişkilerde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması hukuken olanaklı olmadığından, mahkemece, somut uyuşmazlığın tüketici işlemi olmadığı gözetilerek uyuşmazlığın esasına girilerek, tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı HUMK dönemdeki uygulamaya uygun şekilde gerekçede "görevsizlik kararı", hüküm fıkrasında "mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine" ibarelerine yer verilmesi doğru olmamış ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın, HUMK'nın 438/son maddesi uyarınca değişik gerekçeyle ve hüküm fıkrasının 1. bendindeki yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Sıra cetveline ilişkin şikayetlerin sebebi, sıra cetvelinin düzenlenmesinde kurallara uyulmaması, alacaklının kayıt olduğu sırayı kabul etmemesi ve sıra cetvelindeki sıra şekil noksanlıkları olacağı, ancak davacının alacağının sıraya kaydının yapılmadığı, bu sebeple davacı tarafça açılan bu dava kayıt kabul davası niteliğinde olduğundan, genel mahkemelerin görevli olduğu-
Derdestliğe ilişkin dava şartı noksanlığı bulunması halinde, HMK. mad. 114/1-ı ve 115/2 uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Davanın taraflarının, konusunun (talep sonucunun), sebebinin (davanın dayanağını oluşturan vakıaların) aynı olması halinde bir davanın derdest kabul edileceği- İlk davanın, kooperatifin denetim kurulu üyeleri tarafından, önceki yönetim ve denetim kurulu aleyhine açıldığı,ve şahsi sorumluluk sebebiyle kooperatife verilen zararın tazmini istemine yönelik olduğu ve sonra açılan davalıya ödenmiş olan iş avansının istirdadı amacıyla başlatılmış icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın davalısının da anılan davanın dava dilekçesinde davalı olarak yer almadığı anlaşıldığından, yani her iki davanın konusu ve sebebi ve tarafları farklı olduğundan, mahkemenin derdestlik koşullarının oluştuğu yönündeki gerekçesinde isabet bulunmadığı-
Avukat dışındaki kişilerin -vekaletnamelerinde dava açmak ve takip etmek için açık bir yetki bulunsa bile- davayı vekil sıfatıyla açamayacakları ve takip edemeyecekleri-