Tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi taleplerinde, talep eden taraf tapu kayıtlarındaki kimlik bilgilerinin nüfus kayıtlarına uygun hale getirilmesini istemekte olup bu tür işlerde hasım gösterilen Tapu Müdürlüğü ile aralarında bir uyuşmazlık olmadığı ve Tapu Müdürlüğünün davada sadece yasal hasım olarak yer aldığı- Tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi taleplerinde, kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen tapu maliki ile ilgili araştırmada mülkiyet nakline neden olunmaması için, taraf delilleri dışında gerekli görülen hususlarda re'sen araştırma yapılması gerekeceği, bu yargılamanın sonucunda verilen kararların kesin hüküm sayılmadığı, kararın haksız veya hatalı görülmesi halinde ileri sürülen delillere göre yeniden düzeltme talebinde bulunulabilmesi, hükmün değiştirilebilmesinin mümkün olduğu ve bunların yanında, uygulamada davanın kabulüne karar verilmesi halinde dahi yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakıldığı, Tapu Müdürlüğü yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmadığı- Görevin dava şartlarından olup mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırması gerektiği-
İİK.nun 53.maddesi uyarınca yapılan bildirimin bir ödeme emri niteliğinde olmayıp, bir ödemeye davet olduğu- Bu davete itiraz edilmiş olması, kesinleşen takibe karşı itirazın iptali davası açılmasını mümkün kılmayacağı, mirasçıların borçtan ancak menfi tespit davası açmak ya da süresi içinde mirası reddederek kurtulabileceği, bu durumda mahkemece davanın kesinleşmiş takibe karşı itirazın iptali davası açılamayacağı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan reddi gerektiği-
Meraya elatmanın önlenmesi istemi- Davacı ve davalı köylerin 6360 sayılı Kanun hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle olarak başka ilçelerinin belediyelerine katılmaları nedeniyle görülmekte olan davada taraf sıfatları kalmadığından ve katıldıkları ilçe belediyeleri taraf olacağından 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin 13. fıkrası gereğince işlem yapılması gerektiği-
5838 Sayılı Yasa'nın 32/2-b maddesi ile yapılan düzenleme usule değil esasa ilişkin olup, İİK'nun 83/a. maddesi karşısında özel hüküm sayılscağı ve öncelikle tatbik edileceği- İcra mahkemesi kararlarının, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmese de, kendi aralarında kesin hüküm oluşturduklarının kabul edildiği-HMK. mad. 303/1 gereğince; bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği ve HMK 114/1-i maddesi uyarınca kesin hüküm dava şartı olduğundan, HMK 115/2. maddesi, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddini gerektirdiği-
11. HD. 14.10.2015 T. E: 9591, K: 10469-
Faizle ilgili şikayetin, ilama aykırı istemin düzeltilmesi niteliğinde olduğu, bu isteğin İİK. mad. 16/2 gereğince süresiz şikayete tabi olduğu- İcra mahkemesi kararlarının, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeseler de, kendi aralarında kesin hüküm oluşturdukları ve HMK. mad. 114/1-i uyarınca kesin hükmün dava şartı olduğu-
Mahkemece, taraf teşkilinden önce göreve ilişkin dava şartı üzerinde durulması ve HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca, İcra Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin kendisini görevli gördüğü anlamına gelen yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Davacı tarafça, davalı alacaklıların ismi, adresi ve avukatlarının isminin bulunduğu sıra cetvelinin düzenlendiği, icra dosyasının numarası belirtilerek davanın açıldığı, mahkemece, sıra cetveline konu icra dosyasının getirilmesi halinde, davalılar ile ilgili HMK'nın 119/1-b maddesinde aranan ad, soyad ve adres bilgilerine ulaşılabilmesinin mümkün olduğu- Dava, alacak davası niteliğinde de olmayıp, mahkemenin kabulüne göre İİK'nın 142/1. maddesindeki sıra cetveline itiraza ilişkin olduğuna göre, davacı vekilince alacak miktarının gösterilmesine de gerek bulunmadığından mahkemenin, davacı vekilinin alacak miktarını açıklamadığı yönündeki gerekçesinde de isabet bulunmadığı-
İtirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılması dava şartlarından biri olup davaya konu icra takibinde davalı-borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiği, davacı vekilinin de davalının icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazının zımnen kabul edildiğini bildirdiği anlaşılmakla, tarafların yetkili kabul ettikleri icra dairesinde yapılış bir icra takibi bulunmadığından, dava koşulu gerçekleşmediği gerekçesiyle eldeki itirazın iptali davasının usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün yasal olarak görevi olmasına rağmen ölüm olayını kendilerine bildirmemesi nedeniyle kurumlarının zarara uğradığından bahisle Sosyal Güvenlik Kurumunun açtığı hizmet kusuruna dayalı davanın ilgili idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası olarak açılması gerektiği- 3533 sayılı Kanunun adli yargının görev alanına giren uyuşmazlıklardan uygulanabileceği-
Bilirkişi ücretinin delil avansı niteliğinde olduğu- Delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmamasının davanın dava şartı yokluğu ile reddine neden teşkil etmeyeceği- Belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmayan tarafın dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılacağı- Taraflara bozma sonrası duruşma gününü bildirir tebligat yapılmadığından kesin süreye ilişkin ara kararın usul ve yasaya uygun kabul edilemeyeceği-