Alacaklının, borçlunun henüz tapuya tescil ettirmediği bir taşınmazını borçlu adına tescil ettirmek için icra dairesinden dava açma yetkisi verilmesini isteyebileceği; borçlunun üçüncü bir kişideki alacağını haczettiren alacaklının, bu alacağı tahsil için dava açabileceği, icra dairesinin, burada da alacaklıya vereceği belge üzerine alacaklının, davayı takip edebileceği-  İİK'nın 94. maddesine dayalı olarak alınan yetki ile alacak davası açılamayacağı, davacının böyle bir alacak davasını takip yetkisi bulunmadığı, dava takip yetkisinin dava şartı olduğu gerekçesiyle HMK. mad. 114/1-e ve 115/2 uyarınca davanın usulden reddi gerektiği-
Sıra cetveline itiraz (kayıt terkini) hakkında verilen hükmün tebliğ edildiği tarihten itibaren 10 günlük yasal süre (İİK. mad. 164) geçirildikten sonra temyiz edilmesi halinde temyiz isteminin reddi gerekeceği- İflas sıra cetveline itiraz davalarının süreye tabi olup, sürenin sıra cetvelinin İİK. mad. 166'da gösterilen usulde ilanından itibaren işlemeye başlayacağı, davacının, İİK. 223'e göre tebliğe elverişli adres göstermesi ve gerekli masrafı avans olarak yatırılması halinde, sürenin kendisine yapılan tebliğden itibaren hesaplanacağı- Mahkemece sıra cetvelinin Ticaret Sicil Gazetesi ve müflisin muamele merkezinin bulunduğu yerde yayınlanan yerel gazetede yayınlanıp yayınlanmadığı konusunda araştırma yapılması gerekeceği-
İcra hukuk mahkemesinin sadece takip hukuku bakımından yaptığı inceleme sırasında davacı alacaklının takip isteğinden vazgeçerek genel mahkemeye başvurmasını engelleyecek bir yasa hükmü olmadığından, davacı kiraya verenin iki hakkı bir arada kullanabileceği- İcra hukuk mahkemesinin kesinleşen kararı ile mahkemeden talep ettiği hakkı alan davacı kiraya verenin o kararı infaz ettirmeyerek yeniden dava açmasında ya da açılmış davayı yürütmesinde hukuki yararı olmadığından davanın reddi gerekse de, icra hukuk mahkemesinde görülen dava husumet yönünden ret ile sonuçlandığından, davacı kiraya verenin genel mahkemede temerrüt nedeniyle tahliye davası açmasında bir usulsüzlük olmadığı-İcra hukuk mahkemesinde görülmekte olan davanın, genel mahkemede açılan dava için derdestlik oluşturmayacağı-
Maaştan yapılan kesintiler muhafaza işlemi niteliğinde olup, yapılan her yeni kesintinin şikayet hakkı doğurmayacağı-
Yetki tespitine konu işyeri, “İzmir yolu üzeri, S.li/Manisa” adresinde yer aldığından Manisa Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne bağlı olduğunu; bu nedenle temyiz konusu davanın, görevli makamın bulunduğu yer mahkemesi olan Manisa İş Mahkemesinin kesin yetkili olduğu-
Her ne kadar davacı tarafından kısmi dava açılmışsa da, taraflar arasındaki sözleşmede, talep edilen alacakların miktarının tespitine yarar kıstaslar ortaya konduğundan, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuyla da alacağın miktarı belirlendiğinden, alacağın belirlenmesinin mümkün olduğu, bu durumda mahkemece, dava ve usul ekonomisi bakımından HMK.'nın 115/2 maddesi uyarınca davasını tam dava olarak devam ettirmesi ve harcı tamamlatması konusunda davacı vekiline kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekeceği-
Davacı taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle alacak talebinde bulunmuş olup, alacak belirlenebilir nitelikte olduğundan, belirsiz alacak davası açılamayacağı ancak dava ve usul ekonomisi bakımından HMK. mad. 115/2 dikkate alınarak davacıya talep miktarını tam dava olarak açıklayıp harcı tamamlaması konusunda kesin süre verilip sonucuna göre işlem yapılması gerekeceği-
SGK prim ve diğer alacaklarının tahsili için 6183 sayılı Yasaya göre borçlular hakkında yapılan takipler nedeniyle açılacak iptal davalarının tasarrufa konu malın değerine bakılmaksızın alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesinde görüleceği-
Davanın İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup bu davalardaki amacın; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz yada iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaya yönelik olması,bu niteliği itibarıyla ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmaması, görev hususunun HMK'nun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı olup, aynı yasanın 115/1 maddesi gereğince dava şartının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında res'en araştırılması gerektiği-
İİK'nun 282.maddesi gereğince davalı borçlu ve borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3.kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğu- Davalı borçlu vekili cevap dilekçesinde davanın görevli ve yetkili mahkemede açılmadığını belirtmiş ise de HMK'nun 19/2 maddesine uygun olarak yetkili mahkemeyi açıkça göstermediğinden yetki itirazının dikkate alınmaması gerektiği- Davalı borçlunun yetki itirazı geçerli olmayacağından, davalı 3. kişinin ileri sürdüğü yetki itirazının da iİK. mad. 282 kapsamında hukuki sonuç doğurmayacağı-