Şikayetçinin şikayet olunan Mal Müdürlüğü'ne yönelik şikayeti, Mal Müdürlüğü'nün alacağının satış tarihi itibariyle hesaplanması gerektiğine yani, takip hukuku hükümlerine (İİK 138. md.) aykırı hareket etmesi sonucunu doğuran nedenlere dayalı olup, alacağın doğumuna ve gerçek miktarına yönelik olmadığı-
Mahkemenin görevli olması hususunun dava şartlarından olduğu, dava şartı noksanlığı tespit edilirse davanın ''görev yönünden reddine, mahkememizin görevsizliğine'' karar verilmesi olarak değil de davanın usulden reddedilmesine karar verilmesi gerektiği-
Gider avansı yatırılmayan durumlarda mahkemece, ilgili tarafa süre verilirken, avansın hangi giderler için ne miktarda olduğu gider avansını oluşturan harç, tebligat gibi gider gerektiren unsurlar kalem kalem açıklanmalı, dava şartına verilen kesin sürede avansın yatırılmamasının sonuçları ilgili taraf veya vekiline anlatılmalı, ayrıca yapılan bu işlemler duruşma zaptına açıkça yazılması gerektiği-
"Davalı lehine düzenlenen üst sınır ipoteği ile ilgili akit tablosunda "0" olarak gösterilen faiz oranına aykırı olarak asıl alacağa faiz eklenerek ve üst sınır ipotek limiti aşılarak, davalıya pay ayrıldığı" iddiasına dayalı itirazın alacağın doğumuna ve esasına yönelik olmadığı- İpoteğin bir üst limit ipoteği olup olmadığını belirlemenin icra mahkemesinin görevine girdiği-
İşçinin çalıştığı sırada gerçek işverenin tespitinin, Anayasal sendikal haklarının kullanılması açsından da büyük önemi bulunduğu, işçinin gerçek işverenin kim olduğunun saptanması ile işkolunun buna göre belirleneceği, sendika üyeliğinin buna göre gerçekleşebilecek ve toplu iş hukukuna dayanan hakların bu şekilde kullanılabileceği- İşçinin çalıştığı sırada açabileceği davada alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığının tespitini istemesinin, vazgeçilmesi mümkün olmayan sosyal güvenlik haklarını da ilgilendirdiği, yapılacak tespite göre gerçek işveren tarafından işçinin sosyal güvenlik primlerinin ödenmesi gerekeceği ve bu konuda yaptırımların muhatabının gerçek işveren olduğu- İş ilişkisinin sona ermesinin ardından açılacak tespit davasında hukuki menfaatin bulunmadığı ve eda davası açılması gerektiği sonucuna ulaşılmasının mümkün olduğu, ancak çalışan alt işveren işçisinin alt işverenlik sözleşmesinin muvazaaya dayandığını ileri sürmesi ve bu yönde bir tespit isteğinde bulunması korunmaya değer çok önemli hukuki menfaatler içerdiği, davanın salt davalı Bakanlık aleyhine açılmasında da bir usulsüzlük bulunmadığı, davacılar vekilinin, alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığını ve gerçek işverenin davalı Bakanlık olduğunu ileri sürdüğüne göre davanın Bakanlık aleyhine açılmasının kendi içinde tutarlı olduğu, mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesinin hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerektiği-
Açılmış olan bir davada dahili dava yoluyla üçüncü kişiye husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı-
Tedavi gideri alacağı davası açan davacının, memur statüsünde bulunduğu anlaşıldığından; sosyal güvenlik kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, bunların iptali için açılan davaların çözüm yerinin idari yargı yeri olduğu-
HMK.'nun gerek 115 ve gerekse 119. maddelerde verilen kesin sürenin bir haftalık süre olduğu, bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılacağı; davacı tarafından mahkemeye verilen yazının usulüne uygun dava dilekçesi niteliğinde olmadığı, yasada belirtilen hususları içermediği gibi hakim tarafından davacıya eksikliklerin tamamlanması için kesin süre de verilmediği anlaşılmasına rağmen gerçekleşen bu durum karşısında mahkemece yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan ve davacıya eksikliklerin tamamlanması için kesin süre verilmeden davanın kabulüne karar verilemeyeceği - TMK.'nun 309.maddesi uyarınca, "evlat edinmede küçüğün ana ve babasının rızasının gerektiği"-
Alacaklının, borçlunun henüz tapuya tescil ettirmediği bir taşınmazını borçlu adına tescil ettirmek için icra dairesinden dava açma yetkisi verilmesini isteyebileceği; borçlunun üçüncü bir kişideki alacağını haczettiren alacaklının, bu alacağı tahsil için dava açabileceği, icra dairesinin, burada da alacaklıya vereceği belge üzerine alacaklının, davayı takip edebileceği- İİK'nın 94. maddesine dayalı olarak alınan yetki ile alacak davası açılamayacağı, davacının böyle bir alacak davasını takip yetkisi bulunmadığı, dava takip yetkisinin dava şartı olduğu gerekçesiyle HMK. mad. 114/1-e ve 115/2 uyarınca davanın usulden reddi gerektiği-
Sıra cetveline itiraz (kayıt terkini) hakkında verilen hükmün tebliğ edildiği tarihten itibaren 10 günlük yasal süre (İİK. mad. 164) geçirildikten sonra temyiz edilmesi halinde temyiz isteminin reddi gerekeceği- İflas sıra cetveline itiraz davalarının süreye tabi olup, sürenin sıra cetvelinin İİK. mad. 166'da gösterilen usulde ilanından itibaren işlemeye başlayacağı, davacının, İİK. 223'e göre tebliğe elverişli adres göstermesi ve gerekli masrafı avans olarak yatırılması halinde, sürenin kendisine yapılan tebliğden itibaren hesaplanacağı- Mahkemece sıra cetvelinin Ticaret Sicil Gazetesi ve müflisin muamele merkezinin bulunduğu yerde yayınlanan yerel gazetede yayınlanıp yayınlanmadığı konusunda araştırma yapılması gerekeceği-