Davaya bakmak görevi tüketici mahkemesine ait olduğundan mahkemenin görevsizliğine, davanın HMK 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yönünden usulden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
İdarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının belirlenmesinin idare hukuku kuralları esas alınarak 2577 sayılı İYUK 2/1-b maddesinde sayılan tam yargı davasında çözülmesinde idari yargı yerlerinin görevli bulunduğu- Yol zemininde lokal olarak bulunan kaygan maddenin etkisiyle meydana gelen trafik kazasında vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsilinin idari yargıda istenebileceği-
Mahkemece "davacı tarafça İİK'nun 282. maddesine uygun şekilde taraf gösterilmemesi ve yargılama aşamasında tasarruf ve tasarruf tarafının da tespit edilememesi nedeniyle husumet yönü ile davanın HMK'nun 115/2 madde uyarınca usulden reddine" karar verilmesinin isabetli olduğu-
Verilen kararın mahiyeti itibariyle görevsizlik kararı olduğu kabul edildiğine göre, mahkemece, HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine, HMK'nın 331/2. maddesi uyarınca davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına karar verilmesi gerektiği-
Haciz konulan bir malın satış tutarının, haciz tarihindeki alacak ile satış tarihine kadar hesaplanacak fer'ileriyle takip masraflarını tazmin edeceği, alacaklılara pay ayrılırken bedeli paylaşıma konu malın satıldığı tarihteki anapara, fer'iler ve takip masrafından oluşan toplam alacak miktarı, satış tarihi itibariyle bilirkişiye hesaplatılması, satış tarihi itibariyle kesin alacak miktarı belirlenerek, sonucuna göre bu alacak miktarını paylaştırmada gözeten bir sıra cetveli düzenlenmesini teminen şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği, satış tarihinden sonra alacakta meydana gelen artışların, rehnin ya da haciz konulan malın bedelinden karşılanamayacağı- Sıra cetvelinde yer alan alacaklının alacağının zamanaşımına uğradığı ya da icra takibinin zamanaşımına uğradığı iddiasını ileri sürerek, cetvelde davalıya pay ayrılmaması gerektiğine yönelik itirazları ancak borçlunun ileri sürebileceği, üçüncü kişi konumundaki şikayetçinin bu itirazları ileri süremeyeceğinin gözetilmesi gerekeceği-
Adi ortaklık şeklinde eser yapımı üstlenilen akitlerde davanın adi ortaklığı oluşturan tüm gerçek ya da tüzel kişiler tarafından açılması ya da dava açmayan ortağın akitten doğan haklarını dava açan ortağa temlik etmesi veyahut da açılan davaya muvafakatinin sağlanması gerektiği-
Trafik kazasında meydana gelen yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminatın davalılardan tahsili istemine ilişkin talebin, aracın işleten ve sürücüsü olan davalılar K.T.K ve T.B.K hükümlerine göre trafik sigortası arasında müteselsil sorumluluk bulunup, usul ekonomisi, arada bağlantı bulunması ve davanın daha iyi bir şekilde görülüp sonuçlandırılması bakımından Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
Bir kısım davalıların adreslerini ve kimlik bilgilerini bildirmediğinden davetiye çıkarılamadığı, davacının süresi içerisinde davalıların adres ve T.C. Kimlik numaralarının bildirilmediğinden "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmesi gerektiği-
Derdestlik ilk itirazında bulunulduğu tarih itibariyle HUMK hükümleri yürürlükte olduğundan, tamamlanmış işlem söz konusu olup, HMK'nın 448. maddesi uyarınca, bu kanun (HMK) hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı- Mahkemece, süresinde derdestlik ilk itirazında bulunmamış olan davalı kooperatif ile anılan dosyada taraf sıfatı bulunmayan davalı dışındaki diğer davalılar yönünden derdestlik nedeniyle dava şartı noksanlığından davanın usulden reddinin hatalı olduğu- Dava konusu edilen dairenin dosyada bulunan tapu kaydında davalı adına satış vaadi şerhi bulunduğundan, davacının kendi adına tahsis edilen dairenin tespiti ve bu dairenin tapusunun iptali ile adına tescili istemi yönünden bu davalının pasif husumetinin bulunduğu kabul edileceği- Mahkemece, ticaret mahkemesi ilamını kesinleştirmek üzere davacı vekiline süre verilmesi, davacıya dairenin tahsis edildiğinin ancak kooperatifçe davacıya bu dairenin ya da başka bir dairenin verilemediğinin kabulü ile tazminata hükmedilmesine ilişkin bu ilam temyiz edilmeksizin bu şekliyle kesinleştiğinde, konut karşılığı tazminat almaya hak kazanmış olan davacının, artık tapu iptal ve tescil ve tazminat isteyemeyeceğinin gözetilmesi, hükmün bozulması halinde, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 277 vd. (ya da BK. 18) uyarınca açılan tasarrufun iptali davaları "ticari davalardan olmadığı"ndan ve bu davaların asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiği-