TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri > - A. Koşulları > Madde 77 - I. Genel olarak
Dava dilekçesinde davacı tarafından meydana getirildiği iddia edilen muhdesatlardan hangilerinin teferruat niteliğinde olduğu ve bahse konu yapılara ilişkin olarak davacının yaptığı işlerin muhdesatları tamamlamaya yönelik iyileştirme gideri olup olmadığı, ya da esaslı olarak iyileştirme niteliğinde olup olmadığı hususu, tanık beyanları ve bilirkişi raporları uyarınca duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilemediği- Mahkemece; bilirkişilerden ek rapor alınmak veyahut mahkemece gerekli görülürse yerinde yeniden keşif yapılmak sureti ile; dava konusu muhdesatların teferruat ya da iyileştirme gideri olup olmadığının ve iyileştirme ise esaslı nitelikte olup olmadığının belirlenmesi, yine tanıklara muhdesatların tamamının mı davacı tarafından yapıldığı yoksa, davacının muhdesatlarla ilgili iyileştirmeye yönelik işler mi yaptığı hususlarının ayrıntılı olarak sorulması, esaslı nitelikte olmayan iyileştirme gideri ve teferruat olduğunun tespiti halinde davacının tespit davası açmakta hukuki yararının olmayacağının, sebepsiz zenginleşmeye dayalı eda davası açabileceğinin düşünülmesi gerekirken, eksik araştırma ile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava konusu taşınmazın zemin katının öncesinin atölye iken sonrasında yapılan tadilat ile konuta dönüştürüldüğü ve sonradan yapılan imalatların yeni bir muhtesat meydana getirme sayılamayacağı, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceği, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, tespiti istenen zemin yönünden ret kararı verilmesi gerektiği-
Sebepsiz zenginleşme davasında, dava konusu binanın zemin katının ve zemin üstü ikinci katının (üçüncü katının) davacı tarafından yapıldığı konusunda (davalı vekilinin 02.11.2011 tarihli celsedeki beyanı da dikkate alındığında) ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın zemin üstü birinci katta toplandığı anlaşıldığı, davalı vekili ve tanık beyanları dikkate alınarak taraf delilleri değerlendirilip beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre gerektiğinde dosyanın bilirkişiye tevdi ile alınacak rapor çerçevesinde hüküm kurulması gerektiği-
Tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredi kartından yararlanmış ve bu suretle bir menfaat elde etmiş olan davacının, davalı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket etmesi ve borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifaden kaçınması hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneği olduğu-
Taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olmayıp (mütememim cüz) her zaman için sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşya (teferruat) niteliğindeki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde (TBK. mad. 77 vd) sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, tespiti istenen ahşap çit ve tel fens yönünden ret kararı verilmesi gerektiği- HMK. mad. 297/2 uyarınca, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması gerektiği- Davanın konusu (müddeabih) davalının payına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde HMK. mad. 326/2 uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilecek vekalet ücretinden, davalının tapu payı gözetilerek sorumlu tutulması gerektiği-
Haricen yapılan satım sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde alacak istemine ilişkin davada, davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekip davacının bu tazmin talebini satıcının külli halefleri olan mirasçıları davalılardan talep edebileceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde borçlu tarafa fazladan masraf yükletilmesine neden olunması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu anlaşıldığından, borçlunun şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-