Dava konusu taşınmazın zemin katının öncesinin atölye iken sonrasında yapılan tadilat ile konuta dönüştürüldüğü ve sonradan yapılan imalatların yeni bir muhtesat meydana getirme sayılamayacağı, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceği, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, tespiti istenen zemin yönünden ret kararı verilmesi gerektiği-
Sebepsiz zenginleşme davasında, dava konusu binanın zemin katının ve zemin üstü ikinci katının (üçüncü katının) davacı tarafından yapıldığı konusunda (davalı vekilinin 02.11.2011 tarihli celsedeki beyanı da dikkate alındığında) ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın zemin üstü birinci katta toplandığı anlaşıldığı, davalı vekili ve tanık beyanları dikkate alınarak taraf delilleri değerlendirilip beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre gerektiğinde dosyanın bilirkişiye tevdi ile alınacak rapor çerçevesinde hüküm kurulması gerektiği-
Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının, borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek, ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı-Sebepsiz zenginleşmenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmanın sonuca etkili olmadığı- 
Taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olmayıp (mütememim cüz) her zaman için sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşya (teferruat) niteliğindeki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde (TBK. mad. 77 vd) sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, tespiti istenen ahşap çit ve tel fens yönünden ret kararı verilmesi gerektiği- HMK. mad. 297/2 uyarınca, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması gerektiği- Davanın konusu (müddeabih) davalının payına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde HMK. mad. 326/2 uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilecek vekalet ücretinden, davalının tapu payı gözetilerek sorumlu tutulması gerektiği-
Haricen yapılan satım sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde alacak istemine ilişkin davada, davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekip davacının bu tazmin talebini satıcının külli halefleri olan mirasçıları davalılardan talep edebileceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde borçlu tarafa fazladan masraf yükletilmesine neden olunması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu anlaşıldığından, borçlunun şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Muhdesatın aidiyetinin tespiti isteği-
Bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasını ancak koşullarının varlığı halinde sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği- E. davası açma hakkının bulunduğu hallerde bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı-
"İlamın bir bütün olması nedeni ile aynı ilama dayanılarak her bir davacı için ayrı takip başlatılamayacağı"na yönelik yapılan başvuru mahkemece reddedilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesi'nce "davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu ve her davacı hakkında ayrı ayrı hüküm kurulduğu" gerekçesi esastan reddedilmişse de, kötü niyetli olmasa da, alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin ve davacı borçlu tarafa fazladan yargılama giderleri yükletilmesine neden olunmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu anlaşıldığından, alacaklının bu davranışının hukuk düzeni tarafından korunamayacağı-
İİK. mad. 361 uyarınca, yanlışlıkla bir tarafa para tevdi olunduğu anlaşıldığında, para başkaca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınabileceğinden, davacı tarafından icra dairesi aracılığıyla ödenen paranın tahsili istemi yoluna gidilmesi gerekeceği- Davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığı-