Tapuya kayıtlı taşınmazın satışına ilişkin sözleşmenin resmi biçimde yapılmaması halinde geçersiz olacağı- Sözleşme geçersiz olduğundan kefaletin de geçerli olmadığı-
Evli olduğunu bildiği kişiyle ilişkiye giren davalının, dava dışı eşin sadakatsizlik eylemine katılması karşısında, her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumluysa da, dava tarihinden sonraki bir tarihte davacı ve eşi arasındaki boşanma davasında verilen karar ile eşinin davacıya dava konusu haksız eylem nedeniyle manevi tazminat ödediği anlaşıldığından, borcun müteselsil borçlulardan dava dışı eş tarafından ödenmesi nedeniyle TBK. mad. 166 gereğince davalının sorumluluğunun ortadan kalktığı ve bu durumda manevi tazminat davasının da konusunun kalmadığı-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin ve böylece davacı borçlu tarafa fazladan yargılama giderleri yükletilmesini sağlamanın hakkın kötüye kullanılması olduğu; hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı- Mahkemece "aynı ilama dayalı birden fazla alacaklı için ayrı ayrı icra takibi yapılmasında yasaya uymayan usulsüzlük bulunmadığı" gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin ve böylece davacı borçlu tarafa fazladan yargılama giderleri yükletilmesini sağlamanın hakkın kötüye kullanılması olduğu; hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı-
Sebepsiz zenginleşme nedeni ile gecikme faizi yürütülebilmesi için borçlunun (sebepsiz zenginleşenin) bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerektiği- Davalıya ilama dayanılarak ödeme yapıldığına göre, tazminatın kendisine ödendiği tarihte mütemerrit sayılmayacağı- Ödeme yapılan tarihte de temerrüt faizi için zorunlu unsur olan borcun muaccel olma unsuru dahi gerçekleşmemiş olduğu- Faizin başlangıcı tarihi olan Bölge İdare Mahkemesinin kararının kesinleşme tarihinin esas alınarak, karar verilmesi gerektiği-
Üçüncü kişi tarafından yanlışlıkla yapıldığı iddia edilen ödemenin iadesi yargılamayı gerektirdiğinden, üçüncü  kişinin bunun bir istirdat ya da sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasında ileri sürülebileceği- İİK'nun "fazla verilen paranın geri alınması"na ilişkin 361. maddesinin uygulanabilmesi için icra dairesince "borçludan" tahsil edilmiş bir para mevcut olması gerektiği-
Davacı tarafından maluliyet tazminatı talep edilmediği halde, talep aşılarak kalıcı iş göremezlik (maluliyet) zararı olarak bir miktara hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davaların aynı hukuki ilişkiye dayandığı, aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, biri hakkında verilen kararın diğerlerini de etkileyebileceğinin görülmesi halinde önceki davada verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği belirlenip, dava dosyalarının birleştirilmesi, anılan dava kesinleşmişse tüm davaya etkisinin değerlendirilmesi ve bir karar verilmesi gerektiği-
3. HD. 23.01.2017 T. E: 553, K: 454-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemi-