Tapu kaydında olmayan ya da kayıtlara eksik geçirilmiş olan isimlerin düzeltilip kayıtlara işlenmesinin isim düzeltim davasının kapsamı içinde olacağı-
Yolsuz tescil (ketmi verese) hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada ilgili veraset ilamı esas alınmak suretiyle hüküm kurulması gerektiği-
İki taraftan birinin dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta, dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebileceği, kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece diğer tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması ve sonucuna göre işlem yapılması gerekeceği-
Muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescil yolsuz bir tescil hükmünde olup; tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da Medeni Kanunun 1025. maddesine göre iptali gerekeceği-
Kadastral parselin ihyası isteği-
Davacıya paydaşı olduğu kadastral parsellerin içinde kalan tüm imar parsel maliklerine husumeti tevcih etmesi suretiyle davada yer almalarını sağlaması için önel verilmesi, ondan sonra işin esası yönünden bir hüküm kurulması gerekeceği-
İhalenin feshi isteklerinin reddedilmiş olması keyfiyetinin temelde yolsuz tescil nedenini ortadan kaldırmayacağı, yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil davalarının her zaman açılabileceği-
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18/son maddesine göre imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planlarının ve satış vaadi sözleşmelerinin yapılamayacağı, ne var ki; uyuşmazlık konusu 163 parsel tarla niteliği ile tapuda kayıtlı olup, dosya kapsamından harici satışların yapılaşma amacıyla yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığı, o halde, mahkemece yapılması gereken işin, yöntemine uygun şekilde taraf delillerini toplayarak taşınmaz başında keşif yapmak, elde edilecek sonuca göre bu satışların yapılaşma amacıyla yapıldığının tespiti halinde, İmar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 03.05.1985 tarihinden sonra yapılan harici satışlara dayalı davaların şimdiki gibi reddine karar vermek olduğu-
Davanın, vasiyetnamenin tenfizi ile tapu iptali ve tescili istemi olduğu, vasiyet edilen, tapuda kerpiç ev ve arsa vasfı ile kayıtlı bulunan taşınmazın İmar Yasası ve Yönetmeliği uyarınca ifrazının mümkün olup olmadığı araştırılmaksızın krokide gösterildiği şekilde taşınmazın ifrazı ile belirli kısmının davacı adına oluşturulan tapuya tesciline karar verilmiş olmasının doğru olmadığı, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen krokiye göre ifrazının mümkün olmadığı anlaşılan taşınmazın toplam alanı gözönünde tutularak vasiyetnamede davalıya verilen miktara göre davacının taşınmazdaki payının hesaplanmasının ve taşınmaz davacı ile davalılar adına (davalıların da yeni duruma göre payları belirlenerek) müşterek mülk olarak tapuya tescil edilmesinin gerektiği, ayrıca, bilirkişi raporunda gösterilen kısmın, vasiyetname ile muris tarafından vasiyet edildiğinin tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh edilmesine karar verilmesinin gerektiği-
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin vakıf şerhinin silinmesi ya da tapu siciline yazılmasına ilişkin istemleri içeren davalarda da uygulanması gerekeceğine dair İçtihadı Birleştirme Kararı–