Takibin müstenidi olan senet kambiyo senedi vasfını haiz değilse, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde şikayet yoluna başvurulması gerektiği- Borçlunun en geç mal beyanında bulunduğu tarihte takipten ve tebligattan haberdar olduğu anlaşılmakla, bu tarihe göre borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvurunun, yasal yedi günlük süreden sonra olduğu ve mahkemece, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile takibe dayanak bononun kambiyo senedi vasfında olmadığına dair şikayete dayalı takibin iptali talebinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçluların imzaya itirazları üzerine grafoloji, sahtecilik ve balistik uzmanı bilirkişiden alınan  raporda, senedin cihaz altındaki görünüşünde, senet üzerinde teminata ilişkin ibare bulunduğu ve senet bedelinde tahrifat yapıldığı belirtilmesi üzerine, İİK. mad. 170/a gereğince senedin kayıtsız şartsız borç ikrarı içermediği gerekçesiyle mahkemece takibin iptaline karar verilmişse de, borçluların talebi imzaya itiraz olup, "teminat iddiası" taraflarca ileri sürülmedikçe mahkemece resen incelenemeyeceğinden imzaya itiraza ilişkin inceleme yapılması ve gerektiğinde tarafların itirazları doğrultusunda yeniden rapor aldırılmak suretiyle borçluların imzaya itirazları hakkında karar verilmesi gerektiği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, İİK'nun 168/35. maddeleri gereğince, takibe konu senedin kambiyo vasfında olmadığına yönelik şikayet ile imzaya ve borca itirazın yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu, bu sürenin, hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceği-
Mahkemece, takibe dayanak bonodaki borçlunun imzasının eli ürünü olup olmadığı hususunda yeniden Adli Tıp Kurumu uzman bilirkişi kurulundan rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 168/5. maddesi hükmü gereği; kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde, borçlunun, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekeceği, bu sürenin, hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceği-
Ödeme emri tebliğ tarihine göre, söz konusu beş günlük sürenin son günü 23.09.2015 tarihine rastlamakta olup, bu tarih resmi tatil olmayıp idari izin niteliği taşıdığından anılan tarihin sürenin hesabında nazara alınmasının zorunlu olduğu-
Bozma sonrası alınan 03/06/2016 tarihli üç kişilik heyetten oluşan bilirkişi raporunda; “senet üzerinde borçlu adına atılı bulunan imzaların borçlu elinden çıkmış olması mümkün ve muhtemel olarak” değerlendirmede bulunulduğu, bunun üzerine mahkemece, itirazın reddine karar verilmişse de hükme esas alınan bu raporda imzanın borçlunun eli ürünü olduğuna ilişkin kesin bir saptama bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, alacaklı vekilinin 23/06/2016 tarihli duruşmada yeniden rapor aldırılması yönünde talebi de bulunmadığı dikkate alındığında, imzanın aidiyeti hususunda kesin hüküm içermeyen bilirkişi raporu nedeniyle itirazın kabulüne ve takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Muris borçlunun nüfus kaydının incelenmesinde aleyhine takip başlamadan önce ölmüş olduğu görüldüğünden, mahkemece, sadece muris borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, takibin tümden iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, muteriz borçlunun ciro imzası üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, adı geçenin imzası üzerinde bir değerlendirme içermeyen rapor hükme esas alınarak, içerdiğinin kabulü halinde dahi, raporda belirtilen eksiklikler ikmal edilmeden yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İİK.’nun 168/5. maddesi hükmü gereği, borçlunun, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekeceği-