Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe dayanak senedin ticari kredi nedeniyle verildiği borçlunun da kabulünde olup, borçlunun ödeme emrinin tebliğ tarihine göre yasal süresi içerinde takibe dayanak belgelere ve işleyecek olan faiz oranına bir itirazı olmadığı, bu durumda takipten sonraki dönem için istenen yıllık faiz oranları birbiriyle tutmadığından oranların akdi faize dönüştüğünün kabulü ile buna uygun şekilde yapılacak hesaplama dikkate alınarak şikayet konusunda karar verilmesi gerektiği-
Davacı, davalı ile aralarında traktör satışından kaynaklı borç ilişkisi olduğunu ileri sürmüş olup, davacı tacir olmadığı gibi, eldeki dava da Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığından, "zamanaşımına uğradığı iddia olunan senede dayalı başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteğine" ilişkin davaya Asliye Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla bakılmaya devam edilmesine karar verilmesi gerektiği-
Murisin 20.10.2014 tarihinde vefat ettiği, borçlular hakkında icra takibinin 20.04.2015 tarihinde başlatıldığı, borçlulara ödeme emrinin 29.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 28.04.2015 tarihinde mirasın reddine karar verildiği, iş bu itirazın ise 11.08.2015 tarihinde yapıldığı, borçluların başvurusu, bu hali ile borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise; takibin şekline göre uygulanması gereken İİK.'nun 62/1. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu, bu durumda mirasın ret kararı icra takibinin kesinleşmesinden önceki bir tarihte alındığından itirazın süreye tabi olduğu-
Takibe dayanak yapılan senet üzerindeki imzaya, borçlular tarafından açıkça itiraz edilmediğinin, senedin imzalanması sırasındaki şekil noksanlıklarının senedi sakatladığının ileri sürüldüğünün görüldüğü, buna göre adı geçen borçluların iddiası, senedin düzenlenme biçimi ile birlikte terekenin borca batık olduğuna yönelik borca itiraz niteliğinde olup, hal böyle iken mahkemece imza incelemesi yaptırılmasının sonuca etkili olmadığı-
Öğrenme ile itiraz süresinin başlayabilmesi için borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunması gerektiği ve böyle bir durumda, öğrenme tarihi tebliğ tarihi kabul edileceğinden, itiraz süresinin de bu tarihten başlayacağı-  Ödeme emrinin takip borçlusu yerine, borçlu ile isim benzerliği olan kişiye çıkarılması durumunda, şikayetçi borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından, borçlu icra takip dosyasından fotokopi alsa bile itiraz süresinin işlemeye başlamayacağı ve borçlu hakkındaki takibin kesinleştiğinden söz edilemeyeceği gibi takip kesinleşmeden konulan hacizlere ilişkin şikayetin de süresiz şikayete tabi olduğunun kabulü gerektiği-
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, borçlunun takibe dayanak bononun düzenlenme tarihinde tahrifat yapıldığı iddiasında bulunduğu, mahkemece; bu iddiaya ilişkin HMK'nun 266. maddesi uyarınca bilirkişi incelemesinin yaptırılmasının gerektiği-
Kira sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptaline ilişkin davada; taraflar arasında kira sözleşmesine eklenen, imzası inkar edilmeyen protokol uyarınca düzenlendiği anlaşılan senetlerin, sunulması amacıyla davacıya uygun bir süre verilmesi, verilen süre içerisinde senetler ibraz edilmediği takdirde senetlerin ait olduğu aylara ilişkin ödemenin yapılmış olduğu kabul edilerek bu aylara ilişkin kira alacağı talebinin reddinin gerektiği, bununla birlikte; ibraz olunan protokolde, bedelsiz kullanım öngörüldüğüne göre, diğer aylara ilişkin kira alacağına hükmedilmesinin de doğru olmadığı-
Ödeme emri tebligatının muteriz borçluya tebliğ edildiği, borçlu tarafından tebligat usulsüzlüğü şikayetinde bulunulmadığı, itirazın ise yasal beş günlük süreden sonra icra mahkemesine yapıldığı anlaşıldığından, mahkemece başvurunun süresinde olmadığı kabul edilerek itirazın süreden reddine karar verilmesi gerekirken esasının incelenerek kabulü yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Ödeme emrinin, borca itiraz eden borçluya tebliğ edildiği, borçlunun ise yasal beş günlük süreden sonra icra mahkemesine itirazlarını bildirdiği, ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin olarak da bir şikayette bulunulmadığı görüldüğünden,mahkemece borçlunun başvurusunun süresinde olmadığı kabul edilerek itirazın süreden reddine karar verilmesi gerekirken esasının incelenerek kabulü yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlu keşidecinin, senedin teminat senedi olduğuna yönelik kişisel def'iyi (senet metninden bononun teminat olarak verildiği anlaşılmasa da) bono lehtarı olan alacaklıya karşı ileri sürebileceği- Alacaklı "bononun satım sözleşmesi kapsamında verildiğini" kabul etmekle birlikte bononun teminat amaçlı değil, "malın teslimi karşılığında verildiğini" beyan ettiğinden, bononun satım sözleşmesi kapsamında verildiği taraflar arasında çekişmesiz olup, bu hususun borçlu tarafından yazılı delille ispatına gerek bulunmadığı- Alacaklı tarafından düzenlenen faturanın üzerindeki ibareler ve alacaklı vekilinin borçluya gönderdiği cevabi ihtarnamede açıklamalar da gözetildiğinde, satım sözleşmesi kapsamında verildiği çekişmesiz olan bononun tanzim tarihi ve bedeli ile fatura tarihi ve miktarı aynı olup, faturada satım bedelinin eşit taksitler halinde ödeneceği kararlaştırıldığına göre senedin teminat amaçlı olarak alacaklıya teslim edildiğinin kabulü gerektiği- Bunun için senet veya fatura üzerinde senedin satım sözleşmesinin teminatı olarak verildiğine ilişkin bir kaydın bulunmasına gerek bulunmadığı- "Takibe konu bononun ön ve arka yüzünde teminat ibaresinin bulunmadığı, senedin teminat amaçlı verildiğinin kabul edilmesi için neyin teminatı olarak verildiğinin açıkça yazılması gerektiği, takip dayanağı senedin kambiyo senedi niteliğinde bono olduğu" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-