Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu, bilirkişi raporları ile bonodaki imzanın borçluya ait olduğu hususu ispat yükü kendisinde olan alacaklı tarafından ispatlanamadığı gibi, alacaklı vekilinin de rapora karşı diyeceklerinin olmadığı, imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Adi ortaklığın aktif ve pasif dava (takip) ehliyeti bulunmadığından, takibin veya davanın bütün ortaklar aleyhinde açılmasının zorunlu olduğu, taraf ehliyetinin kamu düzeninden olup mahkemece kendiliğinden göz önüne alınması gerekeceği-
Takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin borca itiraz sebepleri ödeme emri tebliğinden itibaren 5 günlük yasal sürede, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun ve ferilerinin itfa edildiği ise her zaman icra mahkemesinde ileri sürülebileceği- İcra takip dosyasındaki alacaklısının imzasını taşıyan ve inkâr edilmeyen (ikrar edilen) belgede "dosyaya ait herhangi bir borç kalmamıştır" şeklindeki beyan dosya borcunun itfa edildiği anlamına geleceği-
Senet bedelinde tahrifat yapıldığı iddiası "borca itiraz" olup, İİK. mad.169-a/6 uyarınca, borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının, takip konusu (asıl) alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edileceği- Mahkemece, itiraz olunup kabul edilen miktar üzerinden, yani durdurulmasına karar verilen miktarın %20'si oranında tazminata hükmedilmesi gerekirken asıl alacağın tamamı üzerinden tazminata hükmolunmasının isabetsiz olduğu-
Avukatın iş yerinde olup olmadığı, neden kendisine tebliğ edilmediğinin belirtilmeden yapılan tebligatın usulüz olduğu- Bölge adliye mahkemesinin istinaf talebinin usulden reddine ilişkin kararının alacaklı vekiline tebliği üzerine alacaklı vekilinin yerel mahkeme kararının usulsüz tebliğ edildiğini ve esasa ilişkin temyiz itirazlarını ileri sürerek kararın bozulmasını talep ettiği, yerel mahkeme kararının, süresi içerisinde süre tutum dilekçesi sunarak istinaf talep eden alacaklı vekiline tebliğ işleminin usulsüz olduğu anlaşıldığından, alacaklı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin, istinaf nedenleri olarak kabulü ile bölge adliye mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinin kabulü gerektiği- Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf dilekçesini reddetmeden, HMK’nun 352 ve 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar vermesi gerektiği- İstinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden; işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dosya içinde bulunan imza sirkülerine göre, kooperatif yetkililerinden herhangi ikisinin, müşterek olarak atacakları imzaları ile kooperatifi temsil ve ilzama yetkili oldukları görülmüş olup, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda ise inceleme konusu çekteki imzanın tek seferde atılmış bir imza olduğunun rapor edildiği, borçlunun başvurusunun bu haliyle İİK'nun 168/5 ve aynı Kanunun 169. maddelerine göre borca itiraz niteliğinde olduğu, bu durumda itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında "itirazın kabulü kararı ile takip durur" hükmüne yer verildiği, mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
"Takibe konu bononun taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin teminatı olarak sözleşme ile birlikte verilen teminat bonosu olduğu" şeklindeki iddianın borca itiraz niteliğinde olduğu- İcra müdürünin takip talebi üzerine senetten anlaşılmayan bir hususu inceleyemeyeceği ve borçlular icra mahkemesine başvurusunda icra müdürünün takip hukuku kurallarına aykırı davrandığını ileri sürmediğinden, borçluların icra mahkemesine başvurusunun şikâyet mahiyetinde olmadığı- Borçlular talebini şikâyet olarak nitelendirip İİK'nın 170/a. maddesinin 2. fıkrasının uygulanmasını talep etmiş ise de, hukuki nitelendirme hâkime ait olup senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğine ilişkin borca itirazın duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği- "Borçluların iddiasının kişisel def'i niteliğinde olduğu ve bu hususun alacaklı bankaya karşı ileri sürülemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe dayanak senedin ticari kredi nedeniyle verildiği borçlunun da kabulünde olup, borçlunun ödeme emrinin tebliğ tarihine göre yasal süresi içerinde takibe dayanak belgelere ve işleyecek olan faiz oranına bir itirazı olmadığı, bu durumda takipten sonraki dönem için istenen yıllık faiz oranları birbiriyle tutmadığından oranların akdi faize dönüştüğünün kabulü ile buna uygun şekilde yapılacak hesaplama dikkate alınarak şikayet konusunda karar verilmesi gerektiği-
Davacı, davalı ile aralarında traktör satışından kaynaklı borç ilişkisi olduğunu ileri sürmüş olup, davacı tacir olmadığı gibi, eldeki dava da Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığından, "zamanaşımına uğradığı iddia olunan senede dayalı başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteğine" ilişkin davaya Asliye Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla bakılmaya devam edilmesine karar verilmesi gerektiği-
Murisin 20.10.2014 tarihinde vefat ettiği, borçlular hakkında icra takibinin 20.04.2015 tarihinde başlatıldığı, borçlulara ödeme emrinin 29.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 28.04.2015 tarihinde mirasın reddine karar verildiği, iş bu itirazın ise 11.08.2015 tarihinde yapıldığı, borçluların başvurusu, bu hali ile borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise; takibin şekline göre uygulanması gereken İİK.'nun 62/1. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu, bu durumda mirasın ret kararı icra takibinin kesinleşmesinden önceki bir tarihte alındığından itirazın süreye tabi olduğu-