Ödeme emrinin, borçluya 23/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun, dilekçesini, 28/09/2021 tarihinde sunduğunun, böylece İİK'nun 168. maddesi gereğince yasal 5 günlük sürede başvuruda bulunduğunun görüldüğü, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun yasal sürede başvuruda bulunduğu dikkate alınarak istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebepleri incelenerek oluşacak sonuca göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Keşidecinin takibi için protestosuna gerek bulunmadığı- Alacaklı tarafından borçlular keşideci ve avalist aleyhine 28.05.2020 tanzim, 20.08.2020 ödeme tarihli senede dayanılarak 21.08.2020 tarihinde kambiyo senetlerine özgü genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, ayrıca alacaklının borçlulara dava konusu bonoyu 20.08.2020 tarihi mesai bitimine kadar ödemeleri yönünde10.08.2020 tarihli ihtarname gönderildiği ve tebliğ edildiği, vade tarihinde ödeme yapılmadığı uyuşmazlıkta, borçlu tarafından vade tarihinde borcun ödenemediği anlaşılmakla "takibin iptaline" karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Asliye Ticaret Mahkemesince Adli Tıp Kurumundan alınan rapor ile İcra mahkemesince adli belge inceleme uzmanından alınan raporlar arasında çelişki oluştuğu anlaşılmakla birlikte, İcra mahkemesince hükme esas alınan ............... tarihli bilirkişi raporunun, fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle desteklenmediği gibi bu rapora borçlu tarafından yasal süresi içerisinde itiraz edildiği de görülmekle, hüküm kurmaya elverişli olmadığının kabulü ile mahkemece bilirkişi raporlarındaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir heyetten, kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre imzaya itiraz hususunda karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, alacaklı davaya dahil edilip taraf teşkili sağlanarak, borca itiraz hakkında duruşma açılıp, tarafların beyan ve belgeleri tespit edilerek, borçluya itirazlarını ispat, alacaklıya ise bu hususta savunma hakkı tanındıktan ve tarafların varsa gösterecekleri deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Borçlu tarafından ileri sürülen, takibe konu bononun, alacaklı lehtar ile üçüncü kişi arasındaki ilişkinin teminatı olarak üçüncü kişi tarafından alacaklıya verildiği iddiası, şahsi def’i niteliğinde olup, alacaklının iyi niyetli hamil olmadığı yönünde bir iddiada da bulunulmadığından bu def’inin alacaklıya karşı ileri sürülemeyeceği, mahkemece-
Kısa kararının tefhimi üzerine 10 günlük istinaf süresinde süre tutum dilekçesi sunulmadığından süresinden sonra yapılan istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerektiği (İstinaf yasa yoluna başvuru süresinin tefhimden itibaren başlatabilmesi için kurulan kısa kararın gerekçe içermesinin yasal bir zorunluluk olduğuna ilişkin itirazın kabul görmediği)- 650.000,00 TL bedelli senet üzerindeki "iş bu emre muharrer senet aynen döviz cinsi üzerinden ödenecektir" ibaresiyle, 650.000,00 TL'nin ödeme tarihindeki kura göre döviz cinsinden ödeneceğini düzenlediğinden senedin geçerliliğini etkilemeyeceği- "Borçlunun borca itirazı ile çelişen imza inkarı" dinlenmeyeceğinden, borçlunun imza inkarında bulunduktan sonra senedin teminat olarak verildiğini beyan etmekle borca itiraz etmesi halinde artık imza inkarının dinlenmeyeceği-
Senet metninde yazılı vade tarihinin (15.08.2018) düzenleme tarihi ile aynı olduğu (15.08.2018) somut olayda, senedin üst kısmında yazılı farklı bir ödeme tarihinin (15.08.2019) çift vade olarak kabul edilmemesi gerektiği ve bu durumun senedin kambiyo senedi olma vasfına etki etmeyeceği-
Borçlunun, İİK'nın 167/2. ve 168/1-1. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 58. maddesine aykırılık nedenine dayalı şikayeti yönünden yapılan inceleme sonucunda; somut olayda, takip talebi ve ödeme emrinde, takip konusu borcun dayanağı olarak bir adet bono gösterilmiş olup, borçlular adına çıkarılan ödeme emri tebliğ evrakında; "örnek no10 ödeme emri ve dayanak belgeler vardır", "örnek no10 ödeme emri ile bono sureti vardır" şerhinin bulunduğu, buna göre takip dayanağı bononun tasdikli örneğinin ödeme emri ile birlikte borçlulara gönderildiği anlaşılmakla şikayetin yerinde görülmediği, borçlunun, takip dayanağı senedin teminat senedi olduğuna ilişkin İİK'nın 169. maddesine dayanan borca itirazının incelenmesinde; borçlular tarafından, takip konusu senedin kredi borcunun teminatı olarak verildiğine ve senetten doğan alacağın şarta bağlandığına ilişkin senedin tüm unsurlarına atıf yapan yazılı bir belge sunulmadığı, davacı tarafından senedin teminat olarak düzenlendiği iddiasının takip dayanağı senede açıkça atıf yapan, senedin vade ve tanzim tarihleriyle miktarının belirtildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatlayamadığı gerekçesiyle teminat iddiasına dair itirazın reddi kararının yerinde olduğu-
Davacı-borçlu tarafından 28.04.2013 tarihli sözleşme uyarınca takibe dayanak senedin teminat senedi olduğu ileri sürülmüşse de Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararına dayanak 28.04.2014 tarihli, "bu bir sözleşmedir" başlıklı belgenin sol üst kısmındaki tarih tahrifatlı olup, 2014 yılında düzenlendiği anlaşılan bu belgedeki takibe dayanak bonoya ilişkin vade tarihi ve miktarının tahrifatlı olduğu, bu nedenle belirtilen belgeye itibar edilemeyeceği, ayrıca 14.3.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı ve yine 20.6.2001 tarih ve 2001/112-496 sayılı yerleşik içtihatlar gereğince iş bu sözleşmede senedin düzenleme tarihi açıkça belirtilmediğinden davacı-borçlunun teminat iddiasını İİK'nın 169/a-1 maddesinde belirtilen nitelikte yazılı bir belge ile ispatlayamadığının anlaşıldığı, bu nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesince, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İlk derece mahkemesince imza asıllarını içeren belgeler temin edilip, bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bilirkişi raporunun gerekçeli, kapsamlı ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, istinaf dilekçesinde davalı alacaklı müvekkilinin kötüniyetli olmadığını bu nedenle aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceğini ileri sürmüş ise de takip dayanağı senette davacının keşideci olarak yer aldığı, davalı alacaklının lehtar konumunda olduğu, birebir ilişki bulunduğu için davalı alacaklının senedi huzurda imzalatma yükümlülüğünün bulunduğu, kötüniyetli olmasa bile ağır kusurlu sayılacağı-
Senette düzenlenme yerinin yazılı olması gerektiği- Senetin düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı- Senette tanzim yeri olarak idari birim adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılmasının zorunlu ve yeterli olduğu- Senette kısaltılmış olarak yazılan keşide yerinin kabul edilebilmesi için bunun belirgin ve duraksamaya mahal bırakmayacak bir yeri göstermesinin gerekli olduğu- Somut olayda, takibe dayanak bonoda "Ç.Köy/T.Dağ" olarak belirtilen tanzim yerinin belirgin bir idari birimi belirtmediğinden takibin iptali karar verilmesi gerektiği-