Taraflar arasındaki yetki sözleşmesinin münhasır olmayan yetki sözleşmesi olması ve borçluların ikametgahları ile takip dayanağı bononun düzenleme yerinin Ankara olması nedeniyle borçluların yetki itirazlarının yerinde olmadığı, İİK'nın 169/a-1 maddesi gereğince borçluların ödeme iddialarını takip konusu senede atıf yapan bir ödeme belgesi ile ispatlayamadıkları ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesabın doğru olduğu gerekçeleri ile borçluların istinaf başvurularının esastan reddine hükmedilmesinin isabetli olduğu-
Borçlu tarafından yapılan yetki itirazında yetkili icra dairesinin doğru gösterilmemesi sebebiyle İlk Derece Mahkemesinin yetki itirazının reddi kararının yerinde olduğu, her iki takipte borcun sebebinin farklı olması nedeniyle mükerrer takip iddiasının yerinde olmadığı, teminat iddiasının da ispatlanamadığı, senette ödeme gününün yazılmamış olmasının tek başına teminat senedi iddiasını ispata yeterli olmadığından bahisle İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu belirtildikten sonra, borçlu aleyhine hükmedilen tazminatın takip çıkışı üzerinden verilmesinin hatalı olduğu- Yetkiye ve borca itirazın reddi ile takibin durdurulması nedeniyle borçlu aleyhine takip konusu asıl alacak üzerinden %20 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Davacı tarafından dava dilekçesinde, muaccelliyetin gerçekleşmediği iddiasının ileri sürülmediği, daha sonra ek beyan ile bu iddiasını ileri sürdüğü, davalının cevap dilekçesi ibraz etmediği, duruşmalara katılmadığı ve ek beyan dilekçesine karşı her hangi bir beyanının bulunmadığı gözetildiğinde davacı tarafından iddianın genişletilemeyeceği, HMK 357. maddeye göre dava dilekçesinde ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceği-
Şikayetçi borçluların kambiyo senetlerine mahsus takipte, diğer şikayetleriyle birlikte, ödeme emrine takip dayanağı bononun eklenmediğini belirterek ödeme emrinin iptalini talep ettikleri- İcra Müdürlüğünce mahkemeye hitaben yazılan yazıda; takibe dayanak belge aslının ve onaylı suretinin icra dosyasına sunulduğunun belirtildiği, ödeme emri tebliğ zarfı üzerinde de dayanak suret fotokopisinin eklendiğinin yazılı olduğu görülmekle, şikayete konu kambiyo takibinin İcra İflas Kanunu' nun 168/1. maddesine uygun olarak yapıldığının anlaşıldığı-
Mahkemece verilen karara karşı davacı borçlular tarafından sunulan istinaf dilekçesi ve kamu düzeni kapsamında yapılan inceleme neticesinde borçluların takip konusu senetlere mahsuben taraflar arasında imzalanan 28.08.2018 tarihli sözleşme gereğince fazlasıyla ödeme yapıldığı iddiasıyla icra mahkemesine başvurduğu, takip dayanağı bonoların taraflar arasında imzalanan 28.08.2018 tarihli "iş yeri devir ve borç yapılandırma sözleşmesi" gereğince düzenlendiği ve tarafların kabulünde olduğu, takip dayanağı olarak da bonolar yanında sözü edilen sözleşmelerin gösterildiği, sözleşme taraflara karşılıklı edim yükleyen nitelikte bir sözleşme olmayıp, ödeme planını içerir şekilde düzenlenmiş olduğu, sözleşmenin onuncu maddesinde üst üste üç bononun ödenmemesi veya iş yerinin devri-satışı halinde tüm ödenmemiş bonolar muaccel hale gelecektir şeklinde muacceliyet şerhine yer verildiği, muacceliyet hükmü geçerli olup maddede belirtilen üst üste üç bononun ödenmediği hususunun tartışmasız olduğu, bu nedenle takip tarihi itibariyle vadesi gelmeyen senetler de söz konusu madde gereğince muaccel hale geldiğinden takibe konu edilmesinde yasaya uymayan yön bulunmadığından itiraz dilekçesi ekinde sunulan ödeme iddiasına dayanak yapılan belgelerde takibe konu senetlere atıf bulunmadığı gibi iddia edilen ödemelerin sözleşmedeki hükme ilişkin olduğu hususunun yargılamayı gerektirdiği-
Takip konusu alacak yabancı para olduğundan devlet bankalarınca fiilen uygulanan faiz oranları belirlenerek en yüksek faiz oranına göre hesap yapılması gerektiği; TCMB'ce belirlenen faiz oranlarına göre hesap yapılmasının hatalı olduğu ancak alacaklının istinaf başvurusunda, bu hususu ileri sürmeden avans faizi oranlarının esas alınması gerektiğini istinaf nedeni yapmasının istinaf başvurusunun esastan reddi sonucu doğuracağı-
Ödeme emri tebliğ tarihine göre İcra Mahkemesine yapılan itiraz ve şikayet başvurusunun yasal 5 günlük süre içerisinde olmadığının anlaşılması nedeniyle, takibin iptali talebinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Kambiyo senedi vasfına yönelik şikayetin ödeme emri tebliğ tarihinden itibaren 5 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılması gerektiği-
İİK'nın 168. maddesinin 4. bendine göre; imzaya itirazın ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu- Bu sürenin hak düşürücü nitelikte olup; mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği-
Alacaklı tarafından borçlular aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlu ................'ya ödeme emrinin 11.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 17.03.2016 tarihinde icra mahkemesinde borca itiraz ettiği, itiraz dilekçesinde usulsüz tebliğ şikâyetinin bulunmadığı görüldüğünden, 17.03.2016 tarihinde yapılan itiraz, 2004 sayılı Kanun'un 168 inci maddesinin birinci fıkrasının beşinci bendinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra olup, borca itirazın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği, bu sürenin, hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan mahkemece re'sen gözetileceği-