Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporda, imzanın borçlu eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmediği, mahkemece Adli Tıp Kurumu'ndan alınan rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, söz konusu raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olmasının yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemeyeceği-
Mahkemece, HMK.nun 26. maddesi gereğince taleple bağlı kalınarak takibe konu çeklere ilişkin icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde takibin tümden geri bırakılması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
HMK. hükümlerinin tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı- Takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK. mad. 17 gereğince, tacir olmayan taraflar arasındaki yetki kaydının geçersiz olduğu-
Borçlu imza itirazı ile çelişecek bir itiraz da ileri sürülemez ise de; itiraz dilekçesinde süresi içinde borca da itiraz edilmiş olduğu ve teminat iddiasının da borca itiraz niteliğinde olduğu gözetilerek, alacaklının senedin teminaten verildiğine ilişkin kabulü karşısında iddianın genişletilmesinin söz konusu olmadığı, teminat iddiasının sürede olmadığından da bahsedilemeyeceği, mahkemece, İİK'nun 169/a-5. maddesi gereğince teminat senedi iddiasının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya ödeme emri tebliğ edilmemiş olsa bile alacaklının takibi ve uyuşmazlığı sürdürme iradesinin bulunması halinde itiraz hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği- Borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından Tebligat Kanunu’nun 32.maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı-
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan takipte, borçluların, borca yönelik itirazlarını İİK'nun 168/5. maddesinde öngörülen yasal 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapmalarının gerekeceği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde borçlunun, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte 5 gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekeceği, bu sürenin, hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı çeklerin keşide tarihleri 30.11.2012, 31.12.2012 ve 31.01.2013 olup ibraz sürelerinin bitim tarihi 6273 Sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra olmakla, çeklerin 3 yıllık zamanaşımı süresine tabiolduğu- Buna göre icra takibinin başlatıldığı 24.09.2014 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin geçmediği-
Çeke dayalı takibin, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde, muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ve ayrıca İİK'nun 50/1. maddesi uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği-
Şirket temsilcisinin şahsen sorumlu olabilmesi için şirket kaşesi dışında ayrı bir imzasının bulunmasının yeterli olduğu- Senetteki her iki imza da şirket kaşesi üzerine atılmışsa, burada artık aval olgusundan söz edilemeyeceği- Şirket kaşesi dışına atılan ikinci bir imzanın,tanzim eden lehine aval veren sıfatı ile atıldığının ve imza sahibinin de aval veren sıfatı ile sorumlu olduğunun kabulü gerektiği-