«Takip dayanağı çekin (bononun) şirket yetkilileri tarafından düzenlenmediği, çeki (bonoyu) imzalayan kişinin şirket yetkilisi olmadığı» yönündeki itirazın «borca itiraz» niteliğinde olduğu—
Kambiyo senetlerine bağlı alacaklar hakkında BK. 73/I hükmünün (şimdi; TBK. mad. 89/I) uygulanamayacağı (poliçe, bono ve çek hakkında, alacaklının ikametgahının bulunduğu yerde takip yapılamayacağı)—
Takip talebinde takip konusu yabancı para alacağının Türk parası karşılığının -«harca esas değer» olarak- gösterilmiş olmasına rağmen, borçluya gönderilen «10 örnek no’lu ödeme emri»nde bu gerekliliğe uyulmamış olmasının -«süresiz şikayet» yoluyla- «ödeme emrinin iptaline» neden olacağı—
«Hamilin kötü niyetli olduğu» iddiasının, genel mahkemelerde menfi tesbit davası şeklinde ileri sürülüp bu mahkemeden «takibin ertelenmesi» hakkında karar alınması gerekeceği—
Özel bir yetki almaksızın, kendi lehine senet düzenleyen temsilcinin, temsil ettiği şirketin zararına kendi adına çıkar sağladığından, temsilci ile temsil edilen şirket arasında çıkar çatışması olduğunun kabulü gerekeceği—
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte, "takibin kesinleşmesinden önceki" devrede "zamanaşımının gerçekleştiği"ne ilişkin itirazın, ödeme emri tebliğinden itibaren "5 günlük" yasal süre içerisinde icra mahkemesine yapılması gerekeceği (İİK. mad. 168/5), "takibin kesinleşmesinden sonraki" devrede, "borcun zamanaşımına uğradığı"na ilişkin şikayetin ise "süreye tabi olmaksızın" ileri sürülebileceği (İİK. mad. 71/son, 33/a)-
Senedin alacak miktarını gösteren kısımda değişiklik (tahrifat) yapılmış olması halinde senedin değişiklik yapılmadan önceki miktarına göre geçerliliğini koruyacağı (yani alacaklının tahrifatsız olan kısım için takipte bulunabileceği)—
«Ticari temsilci (mümessil)»in, bir «ticarethane veya fabrika ve ticari şekilde işletilen diğer müessese sahibi tarafından, işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak vekaleten imza koymak üzere, sarih veya zımni, kendisine izin verilen kimse» olduğu (BK. 449; şimdi; TBK. mad. 547); «ticari temsilci»nin, «iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı müessese sahibi hesabına kambiyo taahhüdünde bulunmak ve onun adına müessesenin amacına dahil olan bütün tasarrufları yapmak yetkisine sahip» olduğu (BK. 450/I), «ticari vekil»in, kambiyo taahhüdünde bulunabilmek için özel yetkiye sahip olması gerektiği halde (BK. 388; şimdi; TBK. mad. 504), «ticari temsilci»nin ise, böyle bir özel yetkiye sahip olmadan kambiyo taahhüdünde bulunabileceği—
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde icra müdürünün «takip alacaklısının yetkili hamil olup olmadığını» araştıramayacağı—