Bononun yüzüne konulan her imza “aval” niteliğinde olduğundan ve bono üzerine “kefil” ibaresi konsa dahi bu “aval” olarak nitelendirileceğinden, takip dayanağı senedi “kefil” sıfatıyla imzalayan borçlunun da “aval veren” sıfatını taşıyacağı – Bonoda lehine aval verilen kimsenin mutlaka “bono borçlusu” olması gerektiğinden, bonoda sorumlu olarak görülmeyen bir kimse için verilen avalın geçersiz olacağı; senette keşidecinin imzası bulunmaması halinde, keşideci için aval vermiş olan kişinin de senet bedelinden dolayı sorumlu tutulamayacağı-
Takip konusu bonolara dayanılarak, vade tarihinden takip tarihine kadar işlemiş (avans) faiz oranları ile takip tarihinden sonra işleyecek (avans) faiz oranlarının kademeli olarak hesaplanması gerekeceği-
Çeke dayalı olarak yapılmış olan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, icra müdürlüğünce “örnek:10 ödeme emri” yerine “örnek:7 ödeme emri” gönderilmiş olmasının alacaklının süresiz şikayetine neden olacağı-
Yöneticinin, kat maliklerine karşı bir vekil gibi sorumlu olduğu; takip konusu bonoların düzenlendiği tarih itibariyle yöneticinin kat maliklerini temsil ederken, kat malikleri kurulu tarafından kendisine kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verildiği isbat edilmedikçe, bu bonolardan dolayı yöneticiliğin sorumlu olmayacağı, senedi imzalayan kişinin şahsen sorumlu olacağı (Kat malikleri kurulu tarafından, yöneticiye kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verildiği ispat edilmedikçe, yöneticinin düzenlediği bonodan, bonoyu düzenlemiş olan yöneticinin şahsen sorumlu olacağı)-
Takip konusu borcun birden fazla borçlusu bulunması halinde, alacaklının bunlardan birisinin ikametgâhının bulunduğu yerde -tüm borçlular hakkında- icra takibi yapabileceği, ancak bu hükmün (kuralın), yalnız «borçlulardan birinin ikametgâhındaki (onun için genel yetkili olan) icra dairesinde takip yapılması halinde» geçerli olacağı-
Mahkemece ‘örnek 7 ödeme emri’ yerine hataen ‘örnek 10 ödeme emri’ gönderildiğinin saptanması halinde, sadece ‘ödeme emrinin iptaline’ karar verilmesi gerekeceği, ayrıca ‘yetkisizlik kararı’ verilemeyeceği–
“Tebliğ tarihinin düzeltilmesi” konusundaki başvurunun “şikayet” niteliğinde olduğu ve İİK’nun 16/I. Maddesi uyarınca, usulsüz tebligatın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde yapılabileceği–