Borçlu tarafından icra mahkemesine yapılan borca itirazın takibi ve zamanaşımını durdurmayacağı - Alacaklı vekilinin 6.12.2005 tarihli “hacizli taşınmazın çap ve imar durumunun sorulması”na ilişkin talebi ile aynı 4.9.2006 tarihli talebi arasında altı aylık zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan, icra mahkemesince “zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına” karar verilmesi gerekeceği-
Aval veren kimsenin, kimin için taahhüt altına girmişse, tıpkı onun gibi sorumlu olacağı; takip konusu çekin ön yüzündeki “avalimdir” yazı ve imzasının, aval hükümlerinin uygulanmasına neden olacağı-
Üç yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra bononun “genel haciz yolu ile” takibe konulması halinde de on yıllık değil üç yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı-
“Muacceliyet sözleşmesi” kapsamında kaldığı için vadesi gelmemiş sayılan bononun takip konusu yapılması halinde mahkemece borçlunun bu konudaki şikayetinin kabul edilerek “takibin iptaline” karar verilmesi halinde, ayrıca alacaklı aleyhine inkar tazminatı ve para cezasına hükmedilemeyeceği-
Bononun ön yüzüne atılan ikinci imzanın “aval” olarak değerlendirilmesi gerekeceğinden, takip konusu senedi düzenlemiş olan ve şirket kaşesi dışında senet üzerine ayrıca atılmış olan ikinci imzanın senedi düzenleyen şirket temsilcisinin şahsi sorumluluğunu gerektireceği-
Adi ortaklık sözleşmesinde, ortaklığı her üç ortağın atacakları müşterek imza ile temsil edebileceklerinin kararlaştırılmış ve ortaklardan birinin hissesini diğer iki ortağa devretmiş olması halinde, bu iki ortaktan sadece birisinin imzasını içeren çekten dolayı, adi ortaklığın sorumlu olmayacağı-
“Ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu” icra mahkemesine şikayet yoluyla bildirmiş olan borçlunun bu şikayet sonucunda verilecek kararın kesinleşmesi beklendikten sonra, ödeme emrine itirazın 5 günlük süre içinde olup olmadığının saptanması gerekeceği-