Kambiyo senedi düzenlemek için kanun koyucunun özel bir ehliyet aramamış olduğu; ancak medeni haları kullanma ehliyetinden kısmen yada tamamen mahrum bulunan kişilerin kambiyo senedi düzenleyemeyecekleri; borçlunun senedi düzenlediği tarihte hukuki ehliyete sahip olması gerektiği; alacaklının senedi düzenleyen kişinin ehliyetsiz olması halinde "iyi niyetli" olduğunu ileri süremeyeceğini-
Borçluya takip konusu senetlerde yazılı olan adresi yerine Vergi Dairesi’nden öğrenilen adresine Teb. K.’nun 35. maddesi uyarınca tebligat yapılmasının isabetli sayılamayacağı-
Takip dayanağı bononun keşidecisi olan gerçek kişinin, aynı zamanda lehtar olan şirketin yetkilisi olmasının “alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi” durumunu ortaya koymayacağı, düzenlenen senedin geçerliliğini sürdüreceği-
İcra mahkemesince “tarafların tacir olup, 150.00-200.00 TL’lik bir alışverişte, 5 milyon TL (5.00 TL) ‘nin ödenmemesinin, senedin tanzim tarihi dikkate alındığında, tanışıklık sebebiyle takibe konu edilemeyecek bir miktar için takip yapılmasının mantıklı olmadığı, bu kadar düşük miktarlı bir bedel için bono düzenlenmesinin hayatın olağan akışına ters olduğu” gerekçesiyle borçlunun itirazının reddedilemeyeceği; gerekçede yer alan hususların genel mahkemelerde açılacak alacak davalarında tartışılabilecek bir husus olduğu, bu konunun kısıtlı yetkili icra mahkemesinde değerlendirilemeyeceği-
Takip dayanağı senet suretlerinin,ödeme emri ile birlikte borçluya gönderilmemiş olmasının –yedi gün içinde yapılacak şikayet sonucunda- ödeme emrinin iptaline neden olacağı,ancak tebligat zarfı üzerinde “senet suretlerinin gönderildiği”nin yazılı olması halinde,ödeme emrinin iptaline karar verilemeyeceği-
Hakkında “bir yıl süreyle” iflasın ertelenmesine karar verilmiş olan borçlu hakkında erteleme kararından sonra yapılmış olan icra takiplerinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun birden fazla olması halinde, bunlardan birinin ikametgahında takip yapılabileceği ve bu durumda diğer borçlunun yetki itirazında bulunamayacağı; ancak bu hükmün yalnız borçlulardan birinin ikametgahındaki (onun için genel yetkili) icra dairesinde takip yapılması hali için olduğu (İcra takibinde, birden fazla borçlu bulunması halinde, bunlardan birinin ikametgahının bulunduğu yerde ( ve onun için genel yetkili icra dairesinde) takipte bulunulabileceği, borçlulardan biri için özel yetkili bir icra dairesinde takip yapılması halinde bu hükmün uygulanamayacağı)-
Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, ”taraf ehliyeti”de bulunmadığı; adi ortaklık adına çıkartılan ödeme emrinin de geçerliliği bulunmadığı-