Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanununun 52. ve 58. maddeleri nazara alınarak uygun miktarda manevi tazminat (TMK.md. 174/2) takdiri gerekeceği-
Davalının davacı hakkında başlattığı icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğu menfi tespit davası ile anlaşılmışsa da, devletin taşınmazların ekilip biçilmesi karşılığı ödediği yem ve mazot desteğini alamaması nedeni ile maddi tazminat isteminde bulunan davacının, tarlalarını ekip biçmesi için traktör gerekli ise de, traktör ikamesi mümkün bir eşya olup davacının satın aldığı traktörün davalı tarafından el konulması nedeni ile tarlalarını dört yıl boyunca ekip biçmemiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, tarlaların ekilip biçilmemesinden dolayı devlet desteği alınamaması ile davalının eylemi arasında uygun illiyet bağı da bulunmadığından, davacının salt bu nedene dayalı maddi tazminat isteminin reddi gerekeceği-
Olay nedeniyle duyulan üzüntünün kişilik haklarının zedelenmesi sonucunu doğurmayacağı-
Boşanmaya sebep olan olaylarda; maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu bu eşin maddi desteğini yitirdiği ve bu olayların davalının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davalı (koca) yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Haksız haciz nedeni ile uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkin dava ile menfi tespit davasının konu ve sebeplerinin farklı olduğu- Menfi tespit davasında kötüniyet tazminata hükmedilmiş olsa da, davacının haksız haciz nedeni ile uğradığını iddia ettiği maddi zararı yönünden işin esasına girilip davacının gösterdiği delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- 
Menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanmasıyla haczin haksız olduğunun kesinleştiği, mahkemece, davacı lehine uygun bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerekirken, menfi tespit dosyasında tazminata hükmedilmediğinden bahisle manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Haksız eylemde istek bulunması halinde tazminata eylemin gerçekleştiği andan itibaren yasal faiz uygulanacağı-
Davalının savunmasında sarf ettiği ancak bazı yayın organlarında belirtilen şekilde yansıtılan ifadelerin savunma sınırları içinde kaldığının ve değer yargısı niteliğinde olduğundan bu ifadelerin kişilik haklarına saldırı teşkil etmediğinin kabul edilmesi gerekeceği-
Asıl davanın kesinleşmesinden sonra, o davaya ilişkin yargılama giderleri ayrı bir dava konusu yapılamayacağı, ceza mahkemesince davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş olup vekalet veren ile vekili arasında kararlaştırılan ücretin davalıyı bağlamayacağı- Avukat olan davacının ısrarla avukatlık kimliği ile işlem yapılmasını istemesi üzerine, davalı banka çalışanının “siz egonuzu tatmin etmek için avukatlık kimliğinde ısrar ediyorsunuz.” şeklindeki sözlerinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığından manevi tazminat talebinin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı ve davacının manevi tazminat yargılaması sırasında vefat etmesi durumunda bu kişilerin mirasçılarının taraf sıfatıyla kararda gösterilecekleri ve mirasçıların davaya dahil edildikten sonra uyuşmazlığın esasının çözüleceği-