Dava kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkin olup,tazminat hukuku ilkeleri gereğince, haksız eylemden kaynaklanan zararın ödetilmesi amacıyla açılan davalarda, istek bulunması durumunda, kabul edilecek tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekeceği, dosyadaki bilgi ve belgelere ile ceza mahkemesi dosya içeriğine göre olay tarihinin 10/11/2010 olduğu anlaşıldığı, birleşen dosya davacısı dava dilekçesinde, hükmedilecek tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmiş olduğu halde, mahkemece faizle ilgili bir karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bu nedenle bozulması gerekirse de; belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekeceği-
İİK.82/11'de sayılan ve vücut ve sıhhat üzerinde doğan zararlara ilişkin tazminat hakların haczedilemeyeceği- Manevi tazminatın her türünün haczedilebileceği-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56 ve 58. maddelerindeki yasal düzenlemelere göre, kınama kararının kişilik haklarına saldırı nedeniyle verilebileceği, bedensel zararlara ilişkin manevi tazminat istemlerinde bu yönde bir düzenlemenin olmadığı, diğer bir deyişle bedensel bütünlüğün zedelenmesi halinde bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilmesi gerekeceği-
İş kazası nedeniyle takdir edilen manevi tazminat miktarının az olmasına ve ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek avukatlık ücretine hükmedilmesine rağmen somut uyuşmazlıkta bu yönde değerlendirme içermeyen yerel mahkeme kararının düzeltilerek onandığı, bu itibarla ortada açık bir maddi yanılgı olduğu anlaşıldığından, Özel Dairenin bu hususu bir maddi hata olarak nitelendirmek ve düzelterek onama kararını kaldırmak suretiyle yeniden inceleme yapmasında isabetsizlik bulunmadığı-
İş kazası nedeniyle ayağından ve belinden sakatlanarak malul kalan sigortalının anne ve babası ile eşi ve çocukları lehine olayın özelliği, yaralanmanın niteliği, meslekte kazanma gücündeki kayıp oranı ve özellikle ağır bedensel zararın oluşmaması durumu dikkate alındığında ruhi ve asabi sağlık bütünlükleri ağır bir şekilde ihlal edilmediğinden yansıma yolu ile manevi tazminat verilemeyeceği-
Ceza ehliyetine sahip olmasa da vesayet altında olan davalı aleyhine 'hakaret ve tehdit içeren sözleri nedeniyle' ölçülülük ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek manevi tazminat takdiri gerekeceği–
Davacı, davalının yargılandığı ceza davasında katılan sıfatıyla kendisini temsil eden avukatına ödemiş olduğu vekalet ücretini, dosyaya sunulan serbest meslek makbuzuna istinaden maddi tazminat olarak istemişse de, vekalet sözleşmesi, davacı ile dava dışı avukat arasında yapılmış olup, sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişi davalıdan bu sözleşmeye dayanılarak istekte bulunulamayacağı, CMK ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hak edilen vekalet ücretinin de ceza mahkemesince değerlendirilerek hüküm altına alınması gerektiği, vekalet ücretinin ayrı bir dava konusu yapılamayacağı- Davalının, davacıya karşı hakaret, tehdit ve yaralama suçlarını işleyerek davacının, hem bedensel ve ruhsal sağlığına; hem de onuruna saldırıda bulunduğu, eylemlerin davacının kişilik haklarının ihlali niteliğinde olduğu anlaşıldığından, TBK. mad. 56, 58, ve TMK. mad. 4 uyarınca uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davalının dava dilekçesinde belirtilen ifadelerin yer aldığı bir kısım el ilanlarını halka açık yerlere yapıştırarak davacıya karşı hakaret suçunu işlediği ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, el ilanlarında davacının adı ve soyadının açıkça yer alması, ilanların davacının görev yaptığı okulun hemen yanında halka açık alanlara yapıştırılması gibi unsurlar ile olayın gelişim şekli dikkate alındığında, olay tarihi itibariyle yürürlükte olup, uygulanması gereken 818 BK mad. 49 ( TBK mad. 58) gereği kınama kararı ile yetinilmesinin doğru olmayıp, mahkemece, davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Manevi tazminat davasında takdir edilecek tutarın, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği, olay tarihi, taraflar arasındaki olayların gelişim süreci, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile yukarıda anılan ilkeler gözetildiğinde davacılar yararına takdir edilen manevi tazminat tutarının çok fazla olduğu-
Spor kamuoyunun yakında tanıdığı bir kişi de olsa, eşi ile birlikte deniz kenarında çekilmiş fotoğrafının kamunun bilgisine sunulmasında korunması gereken bir basın özgürlüğü bulunmadığı söylenebilirse de mekansal yalıtılmış bir bölgede sürekli takibinin ve tacizin ürünü niteliğinde olmayan, kamuya açık bir ortamda, hileli yollarla elde edilmeyen davacı ile sevgilisinin birlikte çekiliş fotoğrafın yayınlanmasında basın özgürlüğünün korunması gerekip özel hayata saldırının varlığından söz edilemeyeceği-