Üniversitede görev yapan davacı, davalı rektörün süreklilik gösteren yıldırma niteliğindeki eylemleri nedeniyle manevi zarar gördüğü gerekçesi ile manevi tazminat isteminde bulunduğu ve davalının görevi dışında kalan kişisel kusuruna dayanıldığı ve hizmet kusuru niteliğinde bir eylemi bulunmadığı anlaşıldığından, husumetin kamu görevlisi olan davalıya yöneltildiği eldeki davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği- İdari yargı kararının yerine getirilmemesi durumunda kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine adli yargıda manevi tazminat davası açılmasının mümkün bulunduğu-
İftira suçundan yargılanarak mahkum olan davalının şikayetinin haksız olduğu, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada, hakimin manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını dikkate alması gerektiği- 
Davalının hakaret içerikli sözlerine maruz kalan davacı lehine  manevi tazminata hükmedilmesi yerine, "davacının kişilik haklarını zedeleyen olay sebebiyle davalının kınanmasına ve kararın ilanına" karar verilmiş ise de, verilen kınama ve ilan kararı olayın oluş şekli, kusur durumu, meydana gelen zarar, tarafların konumu da dikkate alındığında, davalının eylemi karşısında orantısız olduğu, davacının talebi ve somut olayın niteliği de gözetilerek davalı eylemiyle orantılı bir tazminata kararı verilmesi gerektiği-
Babalık davası ile birlikte bu davanın eki niteliğinde olan nafaka ve mali hakların talep edilmesi halinde, maktu olarak tek karar ve ilam harcı ile davacı lehine tek maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- Davacı kadının babalık davasından kaynaklı manevi tazminat talebinin asliye hukuk mahkemesinin görevi dahilinde olduğu- Davanın, "asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla görüldüğünün belirtilmemiş olması" esasa ilişkin verilen kararı etkiler mi?
Olayın oluş şekli, olay tarihi ve tarafların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında hükmedilen tazminat miktarı fazla olduğundan, haksız eylemden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davada, davacı yararına daha az miktarda manevi tazminata takdir edilmesi gerektiği-
Davacı bilirkişi hakkında “Gerçeğe Aykırı Bilirkişilik veya Tercümanlık Yapma” suçundan dolayı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmişse de, davalı, taraf olarak bulunduğu dosyada aleyhine bilirkişi raporu düzenlenmesi üzerine hukuk mahkemesinde rapora itiraz etmiş ve aynı zamanda olağan kuşku üzerine hak arama özgürlüğü kapsamında şikayet hakkını kullanmış olduğundan ve şikayet dilekçesi içeriğinde de kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek ifadelerin bulunmadığı anlaşıldığından, şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları dahilinde olduğu kabul edilerek haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin istemin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Haksız suç isnat edilmesi nedeniyle açılan manevi tazminat davası davalının söz konusu suç duyurusunu, hak arama özgürlüğü kapsamında yaptığı gerekçesiyle reddedildiğinden, (karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca) kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına 1.500,00 TL maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davalarda hükmedilecek paranın, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı, bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediği, tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiği ve takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği-
Kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkin dava kısmen reddedildiğinden, davalı yararına, davacı yararına hükmedilen vekalet ücretinden fazla olarak vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu-
Yalnızca asıl dava hakkında karar verilerek, karşı dava hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamasının isabetsiz olduğu-