Dava konusu yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yayının güncel olduğu, kamu yararını amaçladığı ve kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik olduğu, davacının kişilik haklarına ve mesleki itibarına saldırı niteliğindeki ifadelere yer verilmediği, haberin veriliş biçimi ve bütünlüğü çerçevesinde güncel olaylara uygun bir şekilde haber yapıldığı-
Ceza mahkemesinin kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de, somut olayın özelliği itibariyle maddi olgunun ve davalının sorumluluğunun tespiti açısından ceza dava dosyasının sonucu önem arz ettiğinden, ceza dava dosyasının kesinleşmesi beklenerek, tüm kanıtlar birlikte değerlendirilmesi gerektiği-
Taraflar arasında dava konusu edilen olay nedeniyle eldeki dava tarihinden önce başka bir mahkemede dava konusu edildiği ve kesinleşmiş hüküm bulunduğu-
Davacı cevaba cevap dilekçesinde sunmuş olduğu yazının dava dilekçesindeki isnatlarla ilgili olmadığı ve iddiayı kuvvetlendirici delil olarak sunulması gözetildiğinde yasal şikayet hakkını kullanıldığından, kişilik haklarına saldırının oluşmadığı-
Ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda davacı hakkında beraat kararı verilmesi şikayetin haksız olduğunu göstermeyeceğinden, şikayetin kişilik haklarına saldırı olduğu düşüncesiyle dava hakkında karar verilmesinin doğru olmayacağı-
Dava konusu yazılarda, davacının sahibi olduğu gazetede yayınlanan yazı ve karikatürlere aynı şekilde mukabele eder biçimde cevap verildiği, olaylara yaklaşım şekli ve yayın politikası, bazı olaylar ve kişilerle karşılaştırma yapılarak eleştirildiği ve bu durumun hukuka uygunluk sınırları içerisinde kaldığı-
Davacı tarafından faiz başlangıcının savcılığa şikayet tarihinden itibaren talep edildiği halde; mahkemece bu husus dikkate alınmaksızın faiz başlangıç tarihinde hataya düşülerek, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin yanlış olduğu- Manevi tazminatın miktarı belirlenirken, saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği ile tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alarak karar verilmesi gerektiği-
Hırsızlık gibi yüz kızartıcı ve ciddi bir suçlama yoluna gidilmiş olması, herhangi bir delil veya emare ortaya konulamaması, davalılar tarafından verilen ifadelerde ısrarla davacının isminin verilmesi şikayetin haksız olduğunun kabulü ile davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu-
Davacının beyanlarında tehdit unsuru herhangi bir ifade bulunmadığı, davacının yürütmüş olduğu kamusal görev kapsamında korunması gerektiği, olay tarihi, olayın oluş şekli, davalı tarafından sarf edilen sözler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, eleştiri sınırlarının aşıldığı, kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği-
Davaya konu yazı; basın ve ifade özgürlüğü sınırlarında, sert siyasi eleştiriler ve değer yargıları içerdiği ancak ağır suçlamalar içeren ve eleştiri sınırlarını da aşan ve özle biçim arasındaki denge bozulmasına neden olan ifadelerinde kullanıldığı açık olup, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu-