Terk ihtarının, ihtar tarihinden önceki kusurlu davranışları affedilmiş en azından hoşgörüyle karşılanmış sayacağı ve terk ihtarından sonra terke dayalı boşanma davası açılamayacağı-
Terk sebebiyle boşanma davasında, manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Terk nedeniyle boşanmaya karar verildiği takdirde; boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun tamamen davalıda olduğu kabul edileceğinden,boşanmada tamamen kusurlu olan davalı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 175. maddesi gereğince yoksulluk nafakasına hükmolunamayacağı-
Taraflar telefonla görüşme yapmışsa da; görüşme içeriğinden kadının eşinin belirtilen bu kusurlu davranışlarını affettiği veya hoş gördüğü sonucu çıkarılamayacağı, davacı kadının dosyaya sunulan dilekçesinde, eşinin kendisi ve ailesini öldürmekle tehdit ettiği için davalı eşi ile telefonla görüşmek zorunda kaldığı ve bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddinin doğru olmayacağı-
Terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasında ayrılığın üzerinden 4 ay geçmedikçe ihtar isteminde bulunulamayacağı, davalı-karşı davacı kadının ortak konutu hangi tarihte terk ettiği anlaşılamadığından taraflar ve gerektiğinde tanıklar yeniden dinlenerek fiili ayrılık tarihinin açık bir şekilde tespit edilmesi gerekeceği-
Hâkim tarafından yapılan ihtarın, terk sebebine dayalı boşanma (TMK. mad. 164) davasının, dava şartı olduğu, ortak konuta dönmesi istenen eşe mahkeme kanalıyla tebliği gereken bu “ihtar kararı” bir dava olmadığı için; ihtar gönderilmesi istenen mahkemenin; olayın esasını, isteği haklı ya da haksızlığını vs. incelemeden ihtar kararı vermekle yükümlü olduğu ve bu kararın temyiz edilemeyeceği, ihtar kararının yasaya uygun olması halinde ise, eve haklı sebeple dönmediğini ispat yükünün davalıya ait olduğu da gözetilerek, davanın esasına ilişkin incelemeye geçilmesi ve davacının ihtar isteğinde samimi olup olmadığı, davalının da ortak konuta dönmemekte haklı olup olmadığı üzerinde durulması gerekeceği-
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına ve yanında bulunan müşterek çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Terk nedenli boşanma davası kabul edilip boşanma hükmü kesinleştiğine göre kusurun tamamen davalıda olduğu bu durumda davacının az da olsa kusurlu olduğundan söz edilemeyeceği-
Davacı-karşılık davalı kadının 08.08.2009 tarihinde kocanın uyguladığı şiddet üzerine haklı bir sebebe dayanarak evden ayrıldığı, davalı-karşılık davacı kocanın 09.11.2009 tarihinde dört aylık yasal süre dolmadan ihtar isteğinde bulunduğu anlaşıldığından TMK. mad. 164 koşullarının oluşmadığı-
TMK. mad. 164 uyarınca eşe terk ihtarı tebliğ ettirilmesinin eşin ihtar talep tarihinden önceki kusurlu davranışlarının affedilip, hoşgörüyle karşılandığına ve bu nedenle yeniden birlikte yaşama isteğine ilişkin bir irade açıklaması niteliğinde olduğu- Koca, eşinin ihtardan önceki kusurlarını affettiği, ihtar tarihinden sonra da kadından kaynaklanan boşanmaya sebep olabilecek nitelikte yeni bir olayın varlığı kanıtlanamadığına göre kocanın davasının reddi gerekeceği-