İhtarın Türk Medeni Kanununun 164. maddesi ile 27.3.1957 günlü 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun bulunmamasına göre geçersiz ihtara dayanılarak açılan davanın reddi gerekeceği- Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Davacı ihtar talebinde davalı eşin 11.01.2011 tarihinde evi terk ettiğini, daha sonra davalı kadın tarafından açılan boşanma davasının, barışmaları üzerine 20.04.2011 tarihinde feragatle sonuçlandığını; ancak 2-3 gün sonra eşinin evi sebepsiz terk ettiğini söylemiş olup; o halde, davacı-davalı kadının 20.04.2011 tarihinden sonraki bir tarihte evden ayrıldığının anlaşılmış olmasına göre ihtar 4 aylık yasal süre dolmadan 21.06.2011 tarihinde istenmiş olup Türk Medeni Kanununun 164. maddesi koşullarının oluşmadığı-
Davalı-karşı davacı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği ve kadına iftira attığı, buna karşılık davacı-karşı davalı kadının da mutadın dışında sürekli olarak aynı kişiyle telefonla görüştüğü ve mesajlaştığı, bu suretle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Davalı kadının eve dönmemekte haklı sebebi bulunduğundan, davacının terk sebebine dayalı boşanma davasının reddi gerekeceği-
Davalının eşinin izni ve isteğiyle evden ayrılması halinde, TMK. 164 maddesinde öngörülen 4 aylık sürenin başlangıcına esas alınamayacağı-
Davalı kocanın terk hukuki sebebine dayanarak boşanma istediği, davacı-davalı kadının ihtar kararı kendisine tebliğ edilmeden boşanma davası açtığı, açılan boşanma davasının dava tarihi itibariyle kadının ayrı yaşama hakkını kazandığı, ihtarın geçersiz olduğu, davalı-davacı kocanın şiddetli geçimsizlikten bir davası da bulunmadığından, mahkemece davalı-davacı kocanın terk sebebine dayalı davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı-davalı kocanın güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, geçim ve bakım yükümlülüğü ile ilgili birlik görevlerini yerine getirmediği, eşinin ortak konutta olduğu sırada konutun kapısını kilitlemek suretiyle kişisel özgürlüğünü sınırlamaya çalıştığı; bu olaylar sonrasında, davalı-davacı kadının ortak konuttan ayrılmak durumunda kaldığı ve davacı-davalı kocanın bu şekilde gerçekleşen ayrı yaşama durumu devam ederken, eşine TMK. 164.maddesi uyarınca "terk ihtarı" tebliği ettiği, davacı-davalı kocanın, gerek ihtar öncesi, gerekse ihtar sonrasındaki davranışlarında, kocanın gerçekte barışma, birlikte yaşama iradesiyle hareket etmediği, salt boşanmayı sağlamak için terk ihtarı çektiği, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayıp(TMK.md.2/2), kocanın terk ihtarının sonuç doğurmayacağı-
Terk hukuki nedenine dayalı bir boşanma davası açılmadıkça tarafların ayrı yaşamalarının boşanma nedeni sayılamayacağı, yine davalının boşanmayı kabul beyanının, anlaşmalı boşanma (TMK. md. 166/3) dışında hukuki sonuç doğurmayacağı ve bu nedenlerle boşanma davasının reddi gerekeceği-
İhtar tarihinden sonra davalı kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir herhangi bir maddi olayın varlığı da kanıtlanmadığından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektireceği-
Terk ihtarı Türk Medeni Kanununun 164. maddesindeki ayrı yaşama durumu için gerekli dört aylık süre dolmadan talep edilip sonuç doğurucu nitelikte olmadığından yasal koşulları gerçekleşmeyen davanın reddi gerekirken; kabulü ile boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektireceği-