Terke dayalı boşanma davası açılabilmesi için ayrılığın en az dört ay sürmesi, ihtardan sonra da iki aylık süre geçirildikten sonra dava açılması gerektiği-
Aile Mahkemelerince verilen kararların yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde dosyanın yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmeden Yargıtay'a gönderilmesi durumunda, HUMK.nun -2494 s. K. ile değişik- 432/4. maddesine göre, bu konuda bir karar verilmek üzere, dosya mahalline geri çevrilmeden, doğrudan doğruya Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği- Dava dilekçesi ile verilmesi halinde cevap dilekçelerinin karşılıklı olarak usulüne uygun şekilde tebliğ olunması, bu aşama tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşma gününün belirlenmesi, ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra tahkikata geçilmesi zorunlu olup, bu yasal zorunluluğun gereğinin yapılması gerektiği, kadının boşanma davasında davacı-davalı erkeğe dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ olunmadan, usulünce ön inceleme ve tahkikat duruşmaları yapılmadan davanın esası hakkında hüküm kurulmasının, kadının hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu-
Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan eşin de terk etmiş sayılacağı ve terk nedeniyle dava açamayacağı-
Gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, tarafların TMK. mad. 166 uyarınca boşanmalarına karar verildiği halde, kararın gerekçesinde; davacının TMK. mad. 164 uyarınca terk ihtarında bulunduğu, davalının usulüne uygun ihtara rağmen ortak konuta dönmediği bu nedenle davacının terk nedeni ile boşanma isteminin kabulüne karar verilmesinin çelişkiye sebebiyet vereceği-
Usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen ihtar edilen eşin haklı bir sebeple aile birliğine dönmemesi halinde terk sebebine dayanan boşanma davasının reddedileceği- Terk ihtarında ortak konutun anahtarının yerinin belirtilmemesi sebebiyle, davanın reddine karar verilmişse de, terk ihtarına verilen cevapta evin anahtarının kendisinde bulunmadığı ya da ortak konuta dönüldüğü ancak eve girilemediği iddia edilmediğinden, ihtara rağmen dönmemekte haklı olunduğu ispatlanamadığından ve ihtar isteğinin samimi olmadığını gösteren bir delil de bulunmadığından, boşanma davasının kabulü gerektiği-
Terk ihtarı çekmekle eşinin ihtar istek tarihinden önceki kusurlu davranışlarını affetmiş olan eşin bu olaylara TMK. mad. 166/1-2 uyarınca boşanma sebebi olarak dayanamayacağı-
Terk (TMK mad. 164) hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında, bu konuda yapılmış bir ıslah da bulunmadan, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Evlilik birliğinin devamını sağlamak bakımından eşlerin karşılıklı sevgi, saygı, sadakat ve fedakarlık değerlerini esas alma görevlerinin olduğu; bu görevin herhangi bir maddi menfaat koşuluna bağlanmasının evlilik birliğinin amacına aykırı olduğu; davacının evlilik birliğinin devamını sağlamak ve davalıyı memnun etmek amacıyla taşınmazı davalı adına tescil ettirmiş olması veya sadakatsiz davranışını affettirebilmek için taşınmazın davalı adına  tescil edilmiş olmasının Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre tek başına davacının bağış iradesinin ortaya konulduğunu göstermeyeceği-
TMK. mad. 164 gereğince boşanma davası açma hakkının, terkedilen eşe ait olduğu, diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan eşin de terk etmiş sayılacağı ve terk nedeniyle dava açamayacağı-
Terk sebebi ile boşanma davasının reddedilebilmesi için ortak konuta dönmemekte haklılığın kanıtlanması gerektiği- Davete uymamanın haklı sebebe dayandığının ispat yükü de davalı-karşı davacıya ait olduğu-