Yoksulluk nafakası istenmesinde, nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaması gerekeceği-
Davacının davalıya 24.06.2008 tarihinde ihtar göndermek suretiyle ihtar tarihinden önceki olayları affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı, ihtar tarihinden sonrada boşanmayı gerektiren ve davalıdan kaynaklanan yeni bir olayın varlığının da kanıtlanmış olmadığı, gerçekleşen bu durum karşısında davanın reddinin gerekeceği-
İhtar kararının davalı-davacı kadına 19.08.2008 tarihinde tebliğ edildiği halde, kadının yasal süre içerisinde ortak konuta dönmediğinin ve dönmemekte haklı olduğuna ilişkin bir sebep de ileri sürmediğinin anlaşıldığı, davalı-davacı kadına ihtar kararı ile ihtar isteği dilekçesinin birlikte tebliğ edildiği, ihtar dilekçesinde, davet edilen evin anahtarının bulunduğu yer gösterildiği gibi, davalı-davacı kadının çağrılan konuta gidip eve girme çabası göstermediğinin de anlaşıldığı, bu nedenlerle mahkemenin ihtarı geçersiz bulma gerekçesinin yerinde olmadığı, davalı-davacı kadının ihtara uymamakta haklı olduğunu kanıtlayamadığı, diğer yandan davalı-davacı kadının, ihtardan sonra Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak açtığı davada evlilik birliğinin sarsılmasını kanıtlayamadığının anlaşıldığı, o halde, kocanın terk hukuki sebebine dayanan boşanma davasının (TMK.md.164) kabulüyle boşanmaya karar verilmesinin gerekeceği-
Fiili ayrılığın tek başına boşanma nedeni olmadığı, terk hukuki nedenine dayalı bir davanın da bulunmadığı, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere başka bir kadınla yaşayan ve birlik görevlerini ihmal eden davacı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu, davalıya atfı kabil bir kusurun varlığının kanıtlanamadığı-
Davacının barışma girişiminin, Yasa’nın 166/1. maddesine dayanan boşanma davalarında önemli olduğu, terk sebebine dayanan boşanma davasının reddedilebilmesi için, usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen, ihtar edilen eşin, haklı bir sebeple ortak konuta dönmediğinin gerçekleşmesinin gerekeceği-
Davalının kusuru ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı hususu kanıtlanamamış olup, terk hukuksal nedenine ( TMK. mad. 164 ) dayalı olarak açılmış bir dava da bulunmadığından davanın reddi gerektiği- Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği bilindiğinden davalı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerektiği-
Yeni bir ihtar çekerek, bu ihtara dayalı olarak terk nedenli boşanma davası açmak isteyen eşin; ilk ihtarın davalıya tebliğ tarihinden başlayarak belirtilen iki aylık bekleme/değerlendirme süresinin geçmesini ve bu sürenin tamamlanmasından sonra ayrıca dört aylık yeni bir ayrı yaşama süresinin de geçmiş olmasını beklemesinin gerekli olduğu-
Terk sebebiyle açılan boşanma davasının reddedilebilmesi için davalı eşin haklı sebeple davete uymadığını kanıtlaması gerektiğinden ve kadının davete uymamak için 1 sene önce yaşanan olaylara dayanması haklı bir sebep olmadığından boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Davacı kocanın barışma girişimleri kadın tarafından geri çevrilince, davalı kadının yaşamakta olduğu konuta dönmesinin engellenmemesi hususunda mahkeme kanalı ile çektiği ihtar 12.8.2008 tarihinde davalı eşe tebliğ edilmiş, davacı kocanın dönmek istediği ve halen davalı eşin yaşamını sürdürdüğü evin ortak konut olmadığı yönünde tarafların bir itirazlarının bulunmadığı aksine, davacı kocanın bu konuta dönmesinin engellenmemesi için ihtar gönderdiği, davalı kadının da bu konutu “aile konutu” olduğu yönünde kaydına şerh verdirdiği anlaşıldığından, terk ihtarının usul ve yasaya uygun olduğu, davanın süresinde açıldığı ve davalı eşin, davacı kocayı haklı bir sebep olmaksızın, terk ihtarının tebliğinden sonra ortak konuta dönmesini engellediği anlaşıldığından, TMK. mad. 164 koşullarının gerçekleşmiş olduğu-
İlk ihtarın davalıya tebliğ tarihinden başlayarak belirtilen iki aylık ayrı yaşama hakkının sona erdiği tarihten sonraki dört aylık süre geçtikten sonra istenen yeni ihtarın hukuki sonuç doğuracağı-