Borçluya 103 davetiyesi tebliğ edilmediği, borçlunun hacizden en erken haberdar olduğu tarih kıymet takdirine ilişkin keşfin tarihine göre meskeniyet şikayetinin süresinde olduğundan, mahkemece meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerektiği- Zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipoteklerin, adı geçenin, daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engelleyeceği- Şikayete konu taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiği anlaşıldığından, icra mahkemesince ipoteğin niteliği araştırılarak, zorunlu olarak kurulan ipotek olduğunun anlaşılması halinde, bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle borçlunun ikamet ettiği yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip evi alabileceği değerin saptanması, bu tespitlerden sonra borçlunun alabileceği evin değeri, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak borçlunun haline münasip evi alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği-
İdarenin, Devlet İhale Kanunu ve Kamu İhale Kanunu kapsamında aldığı teminatlara haciz konulması halinde, işlemin iptali için icra mahkemesine süresiz olarak şikayet yoluna başvurabileceği-
Mahkemece, borçlunun, daha mütevazi semtlerde, ailesi ile birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip evin değeri tespit edilmişse de, bunun neye göre belirlendiği açıklanmamış olduğundan, mahkemece, haline münasip evin değeri, denetime elverişli, somut veriler içeren ve açık, net ve tek rakam olarak belirten bilirkişi raporu ile belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekeceği, zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklandığı,bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin, daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engelleyeceğinden, mahkemece lehine ipotek şerhi olan bankadan ipoteğin mahiyeti, verilme nedeni sorularak ve ilgili tapu sicil müdürlüğünden ipotek akit tablosu da getirtilerek zorunlu ipotek olup olmadığı, zorunlu ipotek değil ise, haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun ödenip ödenmediği tespit edilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Kural olarak, dosya borcunun ihtirazi kayıt konulmaksızın ödenmesi halinde haczin kaldırılması gerekeceğinden haczedilmezlik şikayetinin konusuz kalmış olacağı, ancak ödeme, şikayete konu hacizler nedeniyle dosyaya gelen para ile yapılmış ise, borçlunun haczedilmezlik şikayetinin incelenip sonuçlandırılması gerekeceği-
Alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce borçlu belediyeye haczi kabil mal bildirmesi hususunda muhtıra tebliğine karar verildiği, muhtıranın borçlu belediyeye tebliğ edildiği ancak borçlu tarafından haczi kabil mal bildiriminde bulunulmadığı anlaşıldığından, icra müdürlüğünce borçluya haczi kabil mal bildirimi hususunda muhtıra tebliğ edildiği hususu borçlu tarafın dava dilekçesi içeriğine göre de ihtilafsız olduğundan, 5393 sayılı Yasa'nın 15/son maddesindeki, haciz işleminin sadece gösterilen mal üzerine uygulanacağına dair kısmının Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olması da gözetilerek haczi kabil mal bildiriminde de bulunmayan borçlunun mallarının haczedilmesinde yasaya aykırılık olmadığı-
6552 sayılı Kanun'un 121. maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu 15. maddesine eklenen fıkranın birinci cümlesinin; ''... ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır'' ibaresi ile ''...veya kamu hizmetlerini aksatacak...'' ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 17/6/2015 tarihli ve E.: 2014/194, K.: 2015/55 sayılı Kararı ile iptal edilmiş olduğu- Borçlu belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde "fiilen" kullanılması gerekli olup, kamuya tahsis kararı alınmasının sonuca etkisi bulunmadığı- İİK 89/1 gereği haciz ihbarnameleri ile telefon iletişim operatörlerinde doğmuş, doğacak haklar ve borçluya ait taşınmazlara haciz konulduğu görülmekte olup, mahkemece anılan kurumlardan borçlu lehine doğan hak ve alacakların niteliği açıkça araştırılıp, 5393 sayılı Yasa'nın 15. maddesi kapsamında belediyeye ayrılan paylar olup olmadığı ile taşınmazların niteliği araştırılarak fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesinden sonra haczedilmezlik şikayetine dair karar verilmesi gerektiği-
İcra takibi, "Belediyeden usulüne uygun olarak borca yeter miktarda mal gösterilmesinin istenmesi gerektiği"ne ilişkin yasa değişikliğinden (11.09.2014 tarihinden) önce açıldığından, alacaklının hacizli paranın dosyaya aktarılması talebi yerinde olduğu-
6552 sayılı Kanun'un 121. maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu 15. maddesine eklenen fıkranın birinci cümlesinin; ''... ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır'' ibaresi ile ''...veya kamu hizmetlerini aksatacak...'' ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 17/6/2015 tarihli ve E.: 2014/194, K.: 2015/55 sayılı Kararı ile iptal edildiği, yine aynı Yasa'nın 123. maddesi ile 5393 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 8. maddede “15'inci maddenin son fıkrası hükümleri, devam eden her türlü icra takipleri hakkında da uygulanacağı, bu maddenin yürürlük tarihinden önce yapılmış icra takipleri gereğince konulan tüm hacizler, söz konusu fıkra hükümleri dikkate alınarak kaldırılır.” hükmü ise Anayasa Mahkemesi’nin 17/6/2015 tarihli ve E.: 2014/194, K.: 2015/55 sayılı Kararı ile iptal edilerek yürürlükten kaldırıldığı, bu durumda Geçici 8. maddenin iptal edilmesi ile 6552 sayılı Yasa hükümlerinin sadece Yasa'nın yürürlüğe girdiği 11.09.2014 tarihinden sonra başlatılan icra takiplerinde uygulanabileceğinin kabulü gerekeceği-