Mahkemece, bozma ilâmına uyulmasına rağmen hacizli araçlar yönünden mahallinde yapılan keşfin yalnızca fotoğrafçı bilirkişi refakati ile gerçekleştirildiği, bozma ilamında belirtildiği şekilde şikayet konusu yapılan araçların tamamı yönünden, fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları, nitelikleri gereği hacizlerinin mümkün olup olmadığı yönünden konusunda uzman bilirkişilere inceleme yaptırılarak rapor aldırılmadan, yalnızca mahkeme gözlemine dayalı olarak bir kısım araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği görüldüğünden; mahkemece, bozma ilamı gereğince, hurda araçların haczinin mümkün olduğu da dikkate alınarak araçlar yönünden uzman bilirkişilerin katılımıyla yeniden keşif yapılarak anılan hususlarda, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu aldırıldıktan sonra karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun bireysel emeklilik fon hesabına haciz konulduğunun, icra müdürlüğü tarafından İMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş.’ne 06.04.2016 tarihinde tebliğ edilen haciz ihbarnamesi ile bildirildiğinin anlaşıldığı, bu ihbarnameye Takas ve Saklama Bankası tarafından itiraz edilmiş olup, icra müdürlüğünce bu itirazın reddolunduğu ve bu ret kararına yönelik olarak emeklilik şirketi tarafından iş bu şikayette bulunulduğu, ihbarnamenin muhatabının, üçüncü kişi ‘emeklilik şirketi’ olup, anılan fon kayıtlarının tutulduğu ve saklandığı bir yer olan Takas ve Saklama Bankası olmadığı, çünkü takip borçlusu katılımcının, Takas ve Saklama Bankası’ndan değil, emeklilik şirketinden alacaklı olduğu, bu nedenle emeklilik şirketinin şikayette taraf olmakta hukuki yarar ve hakkının bulunmadığı-
4632 Sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu'nun 17. maddesinde; “Fonun malvarlığı, şirketin bu Kanundan, 28.7.1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunundan, emeklilik sözleşmesinden, fon içtüzüğünden ve ilgili mevzuattan doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi ve sorumluluğunu karşılaması dışında hiçbir amaçla kullanılamaz (Değişik son cümle: 13/6/2012-6327/25 md.). Fonun malvarlığı rehnedilemez, portföye ilişkin olarak yapılan işlemler haricinde teminat gösterilemez, üçüncü şahıslar tarafından haczettirilemez ve iflas masasına dahil edilemez" hükmünün yer aldığı-
İcra ve İflas Kanunu ve takip hukuku ilkelerine göre, asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczinin mümkün olduğu, bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunmasının zorunlu olduğu, haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekeceğinden, mahkemece, şikayete konu hesap dökümü getirtilerek, hesap üzerinde Yargıtay denetimine imkan tanıyacak şekilde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak, haczedilen paraların niteliklerinin ve dolayısıyla haczi kabil olup olmadıklarının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
5393 sayılı Yasa'nın 15/son maddesindeki, haciz işleminin sadece gösterilen mal üzerine uygulanacağına dair kısmının Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olması nedeniyle, aynı maddede yer alan; "Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez" hükmü gözetilmek suretiyle belediye mallarının haczinin mümkün olduğu, o halde, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince, alacaklının, borçlu belediyenin mal beyanında bildirdiği mallar dışındaki mallarının da haczini isteyebileceği ve icra müdürlüğünün de haczi koymaktan kaçınamayacağı anlaşılmakla, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanmasının gerekeceği, somut olayda, mahkemece yargılama sırasında aldırılan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda; hesapta toplanan paraların yasa gereği kendiliğinden haczi kabil olmayan gelirlerden oluştuğunun tespit edildiği görüldüğünden, mahkemece, şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Şikayete konu taşınmazın arsa değeri ve eklentilerinin değeri de dikkate alındığında toplam değerinin 140.341,16- TL, borçlunun haline münasip alabileceği evin değerinin ise 70.000,00 TL olduğu anlaşıldığından, mahkemece, İİK'nun 82/1-12 ve 82/3. maddeleri uyarınca şikayetin kısmen kabulü ile taşınmazın, borçlunun haline münasip mesken alabileceği 70.000,00 TL'den aşağı olmamak üzere satılmasına ve haline münasip evin alınması için gerekli 70.000.00 TL'nin borçluya, kalanının ise hak sahiplerine ödenmesine karar verilmesi gerekirken, İİK'nun 82. maddesinin 3. fıkrasına aykırı olarak yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, itiraz üzerine, yetersiz görülen birinci ek rapor sonrası ikinci kez ek rapor alınıp 03/06/2015 tarihli ikinci ek raporda borçlunun haline münasip ev alabilmesi için gerekli bedelin asgari miktarının 180.000,00 TL olarak tespit edilmesine rağmen, kararda 18/03/2015 tarihli birinci ek bilirkişi raporuna neden öncelik tanınıp itibar edildiğinin, gerektiğinde ek rapor alınması sureti ile nedenleri ile birlikte açık şekilde belirtilmesi ve gerekçelendirilmesi gerekeceği-
Davacı borçlunun sosyal ve ekonomik durumu ile haline münasip alabileceği evin değeri karşılaştırılarak yapılan bilirkişi incelemesi sonucu, 250.000 TL' den daha az miktara ev alınamayacağı, hacizli taşınmazın keşif tarihindeki değerinin ise 280.000 TL olduğunun anlaşıldığı, raporun bu hali ile hüküm kurmaya elverişli olmadığı, zira asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun meskeniyet şikayetine konu ettiği taşınmazının bulunduğu semtte veya o yere yakın semtte meskeninin bulunmasının zorunlu olmadığı, bu nedenle, borçlunun İstanbul ilinin daha mütevazi semtlerinde haline münasip edinebileceği meskenin değerinin belirlenmesi gerekeceği-
Üyelerin kooperatife ödemekte oldukları üyelik aidatlarının kooperatifin bir banka hesabında toplanması halinde bu paranın haczi mümkün ise de, kooperatifin kuruluş amacı gözetildiğinde, haciz müzekkeresi gönderilerek söz konusu aidatlar üzerine haciz konulmasının mümkün olmadığı-