Ancak bağımsız bir kat irtifakına geçilmemiş arsa vasfında olan taşınmazda bulunan borçlu hissesinin değeri tespit edilebilmesi için, arsa ile arsa üzerinde bulunan yapının toplam değerinin birlikte tespit edildikten sonra, bu değerden borçlu hissesine düşen miktar belirlenmek suretiyle hesap edileceğinden, şikayete konu taşınmaz tapu kaydında bağımsız bölüm olarak kayıtlı olduğundan bilirkişi tarafından bağımsız bölüm değeri ve haline münasip alınacak ev değerinin hesaplanması gerekirken arsa payı bedeli tespiti ile düzenlenen bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece, şikayete konu bağımsız bölümün satılarak borçlunun haline münasip ev alması için gerekli olan miktarın kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde taşınmazın 2/32 hissesine konulan haczin kaldırılması yönünde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Mahkemece; İİK.'nun 82. maddesinde belirtilen ilkeler ışığında gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra, borçlunun ve ailesinin geçimini sağlaması için yeterli arazi miktarı ile arazi üzerinde yetiştirilebilen ürün de dikkate alınarak, borçlunun, İİK.'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 4.ve 7. bentleri kapsamında faaliyetlerini sürdürebilmesi için traktöre ihtiyacı olup olmadığı, ihtiyacı varsa şikayete konu traktörün kıymeti ve borçlunun haline münasip traktörü alabilmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, traktörün kıymeti, borçlunun haline münasip traktörün bedelinden fazla ise satılmasına, satış bedelinden İİK.'nun 82. maddesinde nitelikleri belirlenen traktörü alabilmesi için gerekli olan paranın borçluya bırakılmasına, kalanın hak sahiplerine ödenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, borçlu belediyenin haczedilen taşınmazların tapu kayıtları getirtilerek, taşınmazlar üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle taşınmazların kamu hizmetlerinde fiilen kullanılıp kullanılmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İl Özel İdaresinin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde edilen gelirleri, vergi, resim ve harçları, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan mallarının haczedilemeyeceği düzenlendiğinden, bunların dışında kalanların haczedilebileceğinin kabulü gerektiği- Borçlu İdarece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasının "haczedilmezlik hakkından feragat" olarak kabul edilmesi gerektiği- Havuz hesabı niteliğinde olmadığı tespit edilen hesap yönünden haczin kaldırılması; değerlendirme yapılamayan hesaplar yönünden; ispat yükü borçluya ait olduğundan haczedilen banka hesabına yatan ve hesaptan çıkan paralarla ilgili kayıt ve belgelerin borçludan istenerek hesapta olan paraların nitelikleri bilirkişiden ek rapor alarak belirlenmesi, hesapların haczi kabil olan ve olmayan paraların birlikte bulunduğu havuz hesabı niteliğinde olması halinde bu hesaplar yönünden de şikayetin reddine, hesaptaki paraların tümünün haczi mümkün olmayan paralardan oluşması halinde şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği- İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup infaz edilecek kısmın yorum yoluyla belirlenemeyeceği ve bu nedenle hüküm fıkrasının hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça yazılmasının zorunlu olduğu-
Belediye hesabındaki paradan değişik tarihlerde, değişik yerlere ödeme yapılmış olmasının, hesabın, havuz hesabı olduğunu göstermeyeceği-
Avukatın mesleğinde kullandığı bir hesabın haczedilmezliğinin, ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmesi  gerektiği ve bu konuda ispat yükünün borçluya düştüğü- Haczedilen hesabın mesleğinden kaynaklı harcamalar için kullanıldığını borçlu avukatın ispatlaması gerektiği- Borçlu avukatın haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasının, "haczedilmezlik hakkından feragat" olarak kabul edilmesi gerektiği- Avukatlık mesleği için lüzumlu olan vergi ödemeleri, icra ödemeleri, ücretler gibi paraların olduğu haciz konulan hesapta ayrıca kişisel olarak aidat, kırtasiye, sağlık hizmetleri, gıda, fatura .. gibi harcamaların da bu hesaptan yapıldığı, haciz konulan hesabın havuz hesabı olduğu, sadece mesleğin lüzumu için gerekli şekilde kullanılmadığı anlaşıldığından, şikayetin reddi gerektiği-
Borçlunun, kredi sözleşmesi sırasında maaşının takas ve mahsubuna ilişkin muvafakatın geçersiz olduğu bu nedenle maaştan yapılan kesintinin iadesinin gerekeceği-
Borçlunun, imzaladığı kredi sözleşmesinde hacze ilişkin muvafakatın geçersiz olduğu bu nedenle maaş üzerine konulan blokenin kaldırılması gerektiği-
İcra ve İflas Kanunu'nda, taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessesenin mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından olsa da konulan her haczin yeni bir haciz niteliğinde olup borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkının bulunduğu-İİK'nun 82/12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayetinin, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tâbi olup, bu sürenin haczi öğrenme tarihinden itibaren başladığı-
Mahkemece, 5393 sayılı Kanun'un 15/son maddesi uyarınca haciz konulan paraların niteliği gereği haczi kabil olup olmadıklarının veya kamu hizmetinde fiilen kullanılıp kullanılmadıklarının, haciz konulan banka hesapları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile tesbit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-