Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerektiği Genel kredi sözleşmesi uyarınca verilen ipoteğin bu türden sosyal amaçlı verilen kredilerden olmadığı- Haciz tarihi itibariyle ipoteğe bağlı borç ödenmemişse genel kredi sözleşmesi, dolasıyla kurulan ipoteğin, meskeniyet şikayetinde bulunmayı sağlamayacağı-
K. takdirine itiraza ilişkin kararın temyiz kabiliyetinin bulunmadığı- Satış ile üçüncü kişiye geçen mülkiyetin, tasarrufun iptaline karar verilmesi ile borçluya geri dönmeyeceği- Taşınmazın maliki olmayanın meskeniyet şikayetinde bulunamayacağı-
Alacaklının "borçlusunun alacaklı olduğu dosyaları UYAP sisteminden sorgulamasının yapılmasını" icra dairesinden talep edebileceği-
Borçlunun haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanmasının ve birbirine karıştırılmasının, haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmesi gerekeceği, mahkemece, şikayete konu haczedilen hesaplar üzerinde bilirkişi tarafından, haczedilen paraların niteliklerinin belirlenmesi, hesapların havuz hesabı olması hususunda yapılan incelemede, bankadan gelen yazıda dikkate alınarak ilgili hesabın karma hesap olduğu, idarenin tüm cari işlemlerinin bu hesap üzerinden yapıldığı belirlenmiş olduğundan, böyle bir durumda borçlunun hesaplardaki paraların haczedilmezliğini ispatlayamadığının kabulü gerekeceği-
Özel Hastaneler Yönetmeliğinde (21/03/2014 ve 28948 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan) değişiklikten önce, özel hastanenin aktif olarak faaliyet gösterip göstermediğine bakılmaksızın, hastane ruhsatının haczi mümkün olduğu-
Haczedilmezlik şikayetinin incelenmesi sırasında şikayetçi borçlunun ölümü halinde mirasçılarının yargılamayı sürdürmelerinin mümkün olmadığı-
Şikayete konu taşınmaz üzerindeki ipoteğe ilişkin resmi senette yer alan; “....kullandığı/kullanacağı krediden doğan borçları ve buna ilaveten banka merkez ve şubeleri ile yapmış olduğu ya da ileride yapacağı .........her türlü sebepten doğmuş ve doğacak borçlarını, ....ipotek etmeyi kabul ettiğini...” şeklindeki kayıtlar nedeniyle, söz konusu ipoteğin, borçlunun başka borçlarının da teminatı olarak tesis edildiğinin ve dolayısıyla zorunlu ipotek olmadığının anlaşıldığı, resmi senette yer alan söz konusu kayıtlar karşısında, lehine ipotek belgesinde yer alan - konut finansmanı sözleşmesi- şeklindeki beyanların sonuca etkisinin bulunmadığı, bu durumda, ipoteğin zorunlu ipotek olmadığı ve ipoteğe konu borcun şikayete konu haciz tarihinden önce ödenmemiş olduğu sabit ve tartışmasız olduğuna göre, mahkemece, meskeniyet şikayetinin reddi yerine, yazılı şekilde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Meskeniyet şikayetine konu taşınmazın yargılama devam ederken 3. kişiye satıldığı, karar tarihi itibari ile davacı borçlu adına kayıtlı olmadığının görüldüğü, bu hususun kamu düzeninden olup, her aşamada ileri sürülebileceği, o halde, mahkemece, şikayete konu edilen taşınmazın malikinin davacı borçlu olmaması nedeniyle, şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun haczedilmezlik şikayeti ile icra mahkemesine başvurusunun haklı olduğu nazara alınarak yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiği-
Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan ilamlı icra takibine karşı borçlunun haczedilmezlik şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece yüze karşı verilen kısa kararda "açılan davanın reddine" karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda "açılan davanın kısmen kabulü ile ........... Şubesi ............. No'lu Hesabın üzerindeki haczin kaldırılmasına," şeklinde hüküm kurulduğu, böylece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiğinin görüldüğü, o halde, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki bulunduğu ve bu husus başlı başına bozma sebebi olduğundan, mahkemece, önceden verilen kararla bağlı olmaksızın aradaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden karar verilebilmesi için hükmün bozulması gerekeceği-