Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerektiği; zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklandığı- Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabileceği-
Mahkemenin bozmadan önceki, 25.02.2014 tarih ve 2013/... E. - 2014/... K. sayılı kararının hüküm bölümünün 2 nolu bendinde; şikayete konu üç adet ... Bankası hesabındaki hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği ve anılan hüküm kısmının alacaklı tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle kesinleşmesine rağmen, bozmadan sonra kurulan 21.11.2019 tarih ve 2015/... E. - 2019/... K. sayılı kararında, daha önceden kaldırılmasına karar verilen hacizlerle ilgili olarak bu kez şikayetin tümden reddine karar verilmesinin, borçlu aleyhine kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olduğu-
Bilindiği üzere; mahkemelerin, Yargıtay'ın bozma ilamına uyulmasına karar verdikleri takdirde, artık uyma kararı ile bağlı oldukları, bozma kararına uygun yeni bir karar vermek zorunda oldukları, bozmaya uyma kararı ile bozma yararına olan taraf için usule ilişkin kazanılmış hakkın doğacağı, somut olayda, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, bozma ilamı gereklerinin yerine getirilmediğinin anlaşıldığı, o halde, mahkemece, haczedilmezlik şikayetine konu hesap ve alacaklar üzerinde, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda ve Yargıtay denetimine imkan tanıyacak şekilde, uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak, haczedilen paraların niteliklerinin ve dolayısıyla haczi kabil olup olmadıklarının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Anayasa Mahkemesi'nin 22/10/2020 tarihli kararı ile, İİK'nun -7141 s. K. m. 1. ile eklenen- 362/a maddesinin “5580 s. Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyet gösteren okullar ... taşınır ve taşınmaz malları ... içinde bulunulan öğretim yılı sonunda haczedilir.” bölümündeki "5580 s. Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyet gösteren okullar" ifadesi iptal edilmiş olup, bu iptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımlanmasından 1 yıl sonra yürürlüğe girecek olsa da, Kanun koyucuya Anayasa'ya uygun yeni Yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyeceğinden ,borçlunun şikayeti hakkında Anayasa Mahkemesi'nin anılan kararı da nazara alınmak suretiyle değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Şikayete konu taşınmaz üzerindeki ipoteğe ilişkin resmi senette yer alan; “Türkiye... Bankası A.Ş. Merkez ve ... Şubesi ile diğer tüm şubeleri tarafından, kendisine/kendilerine açılmış ve/veya açılacak her türlü krediden, … haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden, kanundan, … diğer her türlü nedenden bankaya karşı doğmuş ve doğacak tüm borçlarını karşılamak üzere ... ipotek etmeyi kabul ettiğini/ettiklerini” şeklindeki kayıtlar nedeniyle, söz konusu ipoteğin, borçlunun kullandığı/kullanacağı her türlü kredinin teminatı olarak tesis edildiğinin ve dolayısıyla zorunlu ipotek olmadığının anlaşıldığı, resmi senette yer alan söz konusu kayıtlar karşısında, lehine ipotek tesis edilen T.C.... Bankası A.Ş.'nin ............ tarihli cevabi yazısında, ipoteğin konut kredi sözleşmesinden kaynaklandığını bildirmesinin sonuca etkisinin bulunmadığı, o halde mahkemece, taşınmaz üzerindeki ipoteğin zorunlu ipotek niteliğinde olmadığı ve ipoteğe konu kredi borcunun devam ettiği dikkate alınarak meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Raporda siloların fabrikanın amacına uygun çalışarak üretim yapması için gerekli ve zorunlu oldukları, ancak siloların fabrikaya zarar vermeden sökülebileceği ve fabrikanın mütemmim cüz’ü niteliğinde olmadığı şeklindeki değerlendirmelerin çelişkili olduğu, bu hali ile söz konusu raporun uyuşmazlık konusu olayın çözümüne yeterli açıklık ve netlikte olmayıp hüküm kurmaya elverişli olmadığı, bu durumda, mahkemece yapılacak işin; şikayete konu mahcuzların gerçekte TMK.nun 684 ve 686. maddelerinde açıklandığı gibi, mütemmim cüz ve teferruat niteliğinde olup olmadıkları, konusunda uzman bilirkişilerden Yargıtay denetimine uygun ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte rapor- ek rapor alınarak usulüne uygun olarak tespit edildikten sonra, mütemmim cüz ve teferruat niteliğinde olduklarının belirlenmesi halinde, TMK.nun 686/1 ve 862/1 maddeleri gereğince rehin kapsamında kaldıklarından haczedilemeyecekleri göz önünde tutularak; mütemmim cüz ve teferruat niteliğinde bulunmayan mahcuzların ise haczedilebilecekleri düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesinden ibaret olduğu-
Takip dosyasından borçlunun şikayete konu taşınmazı üzerine ......... tarihinde haciz uygulandığının, haciz tarihinden önce taşınmazın tapu kaydında 3. kişi T..... Bankası A.Ş. lehine her türlü sözleşmelerden, sebepsiz zenginleşmeden, haksız fiil ve diğer her türlü sebeplerden doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak ............. tarihli 2. derece ipotek tesis edilmiş olduğunun, ipotek alacaklısı T.... Bankası A.Ş.'nin 14.10.2020 tarihli yazı cevabında ipotek borcunun devam ettiğinin bildirildiğinin görüldüğü, her ne kadar ilk derece mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince, ipoteğin konut kredisi nedeni ile kurulduğu ve zorunlu ipoteklerden olduğu değerlendirilmiş ise de; ipotek resmi senedi incelendiğinde ipoteğin konut kredisine özgülenmediğinin ve üst sınır ipoteği şeklinde kurulduğunun, ipoteğin bu hali ile zorunlu ipoteklerden olmadığının anlaşıldığı, o halde, şikayete konu taşınmaz üzerinde hacizden önce tesis edilen ve haciz tarihi itibari ile ipoteğe bağlı borcu ödenmeyen, zorunlu olmayan ipotek mevcut olduğu anlaşılmakla, borçlu meskeniyet şikayetinden vazgeçmiş sayılacağından ilk derece mahkemesince şikayetin bahsi geçen nedenle reddi gerekeceği-
Haczedilmezlik iddiasına ilişkin başvuru şikayet niteliğinde olup, şikayetçi borçlu vekilinin geçerli bir mazeret bildirmemiş ve duruşmaya gelmemiş olması halinde, HMK. 150/1 uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasını ve sonuçta davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini yerine, İİK. 18/3 uyarınca, taraflar gelmeseler bile inceleme yapılarak şikayetin sonuçlandırılması gerektiği-
Dosyada mevcut bilirkişi kök raporu ve Dairemizin bozma ilamı sonrası alınan ek bilirkişi raporu yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre yeterli olup, mahkemece kolluk vasıtası ile sosyal ekonomik durum araştırılması da yaptırıldığı görülmekle, mahkemenin sosyolog bilirkişinin de heyete eklenerek ek rapor alınması yönünde ara kararının yerinde olmadığı, o halde mahkemece dosyada mevcut bilirkişi raporu ve ek raporu doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, sosyolog bilirkişinin heyete eklenmesi ve ek rapor alınması için masraf yatırılmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
14.10.1999 tarihli ve 23846 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’te muayenehanelerde bulundurulması zorunlu tıbbi cihaz, araç ve gereçler ile ilgili düzenlemelerin de dikkate alınması ve Yönetmelikte sayılmayan ancak günümüz koşullarında diş hekimi mesleğinin icrası için gerekli görülen eşyaların haczedilen eşyalar arasında olup olmadığının tespitinin gerektiği- Alınacak bilirkişi raporunda haczedilen menkullerin mesleki faaliyetin sürdürülebilmesi için gerekli olduğu tespit edildiği takdirde ise İİK’nın 82. maddesinin 3. fıkrası uyarınca hâline münasip alabileceği alet ve edevatın değeri belirlenip, haczedilen mahcuzların değerinin bundan fazla olması durumunda, bedelinden hâline münasip bir kısmı ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılmasına karar verilmesinin zorunlu olduğu-