Borçlu ve davacı üçüncü kişi şirketin adreslerinin farklı olduğu, ödeme emrinin borçluya haciz adresinde tebliğ edilmediği, tüzel kişiliği farklı olan davacı üçüncü kişi ve borçlu arasında organik bağ kurulmaya çalışılmışsa da, borçlu şirket tarafından distribitörlüğü yapılan ürünlerin borçlunun faaliyeti sona erdirdikten sonra davacı üçüncü kişi şirket tarafından distribütörlüğünün yapılmasının ticari hayatın olağan akışına uygun olduğu, bunun organik bağın varlığa, şirketin devralındığına veya borçlunun faaliyetlerinin üçüncü kişi şirket eliyle yürüttüğüne delil olamayacağı- Davalı alacaklı "borçlu şirket yetkilisinin üçüncü kişi şirket çalışanı olduğunu, SGK kayıtlarının yalnızca iki yılı kapsadığını, BA-BS formlarının getirtilmesi, Gümrük Ticaret Bakanlığından hangi tarihte hangi şirketlerin .... ürünleri getirttiğinin sorulması, ortak çalışanların tespiti bakımından tüm firmaların önceki yıllara ait SGK kayıtlarının istenilmesi, banka hesap dökümlerinin istenilmesi gerektiğini, muvazaanın bu delillerle incelenmesi gerektiğini, mahkemenin tarafları ve konuları aynı olan diğer dosyalarla birlikte bilirkişiye gönderilmesi gerektiğini, eksik inceleme ile tanzim edilen raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, borçlu şirkete ait bir çok muhasebesel nitelikteki evrakın haciz mahallerinde tespit edildiği, borçlu şirketin SGK'lı 5 çalışanının üçüncü kişi şirkette işe alınmasının organik bağ ve muvazaa iddialarımızı ispatlar nitelikte olduğunu" ileri sürmüşse de, davalı alacaklı vekilinin toplanmadığını ileri sürdüğü delillerin doğrudan davacı şirketle ilgisi bulunmadığı, borçlu ile davacı arasında organik bağın bulunmadığı, ispat yükü üzerinde olan davalı alacaklının karinenin aksini ispat edemediği- Davalı alacaklının kötüniyeti her türlü şüpheden uzak delillerle kanıtlanamadığından davacı üçüncü kişinin kötüniyet tazminatına ilişkin talebinin yerinde görülmediği- Haciz ve muhafaza baskısı altında davacı üçüncü kişi tarafından ihtirazi kayıtla ödendiği tutanaktan anlaşılan paranın faizi ile birlikte iadesi talebi hakkında karar verilmesi gerektiği-
Takibin tarafı olmayan şikayetçi (iptal davasının davalısı) üçüncü kişinin, dosyanın işlemden kaldırılmasını (İİK. 78) talep edemeyeceği- Aktif husumetin dava tarihinden karar kesinleşinceye kadar mevcut olması gerektiği- Taşınmazın kayden maliki olan şikayetçi-üçüncü kişinin İİK. 106, 110 gereğince şikayette bulunmakta aktif husumeti bulunsa da, şikayet tarihi itibariyle bulunan aktif husumetin, şikayetçinin kayden maliki olduğu taşınmazın ihalede davalı alacaklıya satılması ve ihalenin kesinleşerek  tescil yazısının yazılması ile sona erdiği-
Satış ilanının tebliğinden itibaren yasal 7 günlük hak düşürücü sürede şikayet yoluna başvurmayan davacıların artırmaya hazırlık işlemleri ile ilgili ihalenin feshi davasında bu hususları ileri süremeyeceği-, Kendisinden başkalarına tebligat yapılmadığı ya da usulsüz tebliğ edildiği iddialarının ancak ilgilisi tarafından ileri sürülebileceği- Dosya kapak hesabına ilişkin şikayetin fesih sebebi olmadığı- İhale tarihinden önce alacağı temlik eden .............. Anonim Şirketi'nin karar başlığında davalı olarak gösterilmesinin mahallinde düzeltilebilecek maddi hata olduğu-
Dosyanın daha önce bir kez işlemden kaldırıldığı, yasal süresi içerisinde davanın yenilendiği, yenileme sonrası yedinci celsede davacı vekilinin mazeret dilekçesi sunduğu, dilekçesinde mesleki mazereti nedeniyle duruşmaya katılamayacağını bildirdiği, ancak bu mazeretini belgelendirmediği, davacı vekilinin duruşmaya katılmadığı, dosyanın ikince kez takipsiz bırakıldığı, o halde davanın açılmamış sayılmasına dair ilk derece mahkemesi kararının doğru olduğu-
İcra müdürlüğünün verdiği karardan dönmesi her ne kadar mümkün değil ise de, müdürlüğün hatalı karar verdiğinin farkına varması halinde, hukuka aykırı işlem tesisine meydan verilmemesi açısından, usul ekonomisi ilkeleri takip hukukunda da uygulanacağından, verdiği hatalı kararı düzeltmesinin mümkün olduğu-
Usulsüz tebligat halinde, TK. 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak bildirilen tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- İlamsız icra takibinde itirazların, düzeltilmesine karar verilen tebliğ tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde icra dairesine yapılması gerektiği- Alacaklının sunduğu Whatsapp yazışma içeriği belirsiz olduğundan ve ayrıca öğrenme tarihinin belirlenmesi açısından şikayetçi borçlunun bildirdiği tarihin esas olduğu, bu tarihin aksinin karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği-
Şikayet dilekçesi usulüne uygun şekilde alacaklı tarafa tebliğ edilmeden, cevap hakkı tanınmadan, savunma ve hukuki dinlenilme hakkını ihlal eder şekilde karar verilmesi hatalı ise de, alacaklının cevap ve itirazlarını istinaf aşamasında ileri sürmesi nedeniyle usul ekonomisi de dikkate alınarak karar sırf bu nedenle kaldırılmamasının yerinde olduğu- Şikayetçi tarafından dosyaya sunulan .............. tarihli "Taahhütname" başlıklı adi nitelikte belgede şikayetçinin imzasının bulunmadığı, .......... Yönetim A.Ş. ve diğerleri tarafından imzalandığı, belgenin içeriği incelendiğinde, TBK'nın 184. maddesinde karşılığını bulan alacağın devri sözü verme niteliğinde olduğu ve mevcut haliyle alacağın temliki sözleşmesi değil alacağın temlikinin şartlara bağlı olarak taahhüt edildiği sözleşme olduğu, bu taahhüde dayanılarak alacağın temlik edildiğinin dar yetkili icra mahkemesince değerlendirilemeyeceği, icra müdürlüğünün şikayete konu işleminin usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, buna göre mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Başlatılan ilamsız icra takibinde; borçlu tarafından yetkiye itiraz edilerek ............. İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunun bildirildiği, alacaklının .............. tarihinde, dosyanın ................. İcra Müdürlüklerine gönderilmesini talep etmesi üzerine dosyanın gönderildiği, alacaklının mevcut talebinin hukuki manada borçlunun yetki itirazının kabulü niteliğinde olmadığı, hukuken geçersiz olan talep üzerine müdürlükçe aynı gün yetki itirazının alacaklı tarafından kabul edildiği varsayılarak gönderme kararı verilmesi ve hatalı işlemler sonucu takibe harçsız olarak ................ İcra Müdürlüğü'nde devam edilmesi mümkün olmadığından, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığında karar verilmesi isabetsiz ise de, istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde aleyhe hüküm kurulamayacağı-
Uyuşmazlığın borçlunun 3. kişilere gönderilen haciz ihbarnamelerinin iptali istemine ilişkin şikayet niteliğinde olduğu, İİK'nun 89. maddesi gereği borçlunun 3. kişideki hak ve alacaklarının haczi için haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde, 3. kişinin, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz gereği işlem yapması, yok ise icra dairesine itirazlarını bildirmesi gerekeceği, bu durumun 3. kişinin hukukunu ilgilendirmekte olduğu ve borçlunun korunmaya değer hukuki yararı olmadığından onun tarafından şikayet konusu yapılamayacağı-
Takip talebinde ve ödeme emrinde yabancı para alacağının harca esas değerinin TL olarak gösterildiği gerekçesi ile borçlunun istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekeceği- Şikayetçi borçlunun takipten 11.11.2020 tarihinde haberdar olduğu anlaşılmakla, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik 29.12.2020 tarihli şikayetin süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken; işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-