Tebligattan haberdar olduğunu beyan ettiği tarihe göre icra dairesine başvurup takibe itiraz etmemiş olan borçlunun, “tebligatın usulsüzlüğü”ne ilişkin şikayette bulunabileceği–
Ortaklığın giderilmesi davasında paydaş olan davalının, ihalenin feshi davasının sonuçlandırılmasında hukuki yararı bulunduğundan, “davanın yenilenmesi” talebinde bulunabileceği–
İcra mahkemesince uyuşmazlığın niteliğine göre, duruşma açılarak gerektiğinde bilirkişi mütalaası da alınarak ve keşifte yapılarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği–
İlamın infazına yönelik şikayetlerin yerinde keşif yapılarak gerektiğinde mütalaasına başvurularak incelenmesi gerekeceği–
İcra mahkemesince “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilen durumlarda davanın açılmasına sebebiyet veren taraf aleyhine vekalet ücreti takdiri gerekeceği–
MÖHUK’un 48. ve HUMK’un 97. (yeni HMK’nın 84. maddesi) gereğince yabancı kişiler tarafından yatırılması gereken teminatın dava ve takip şartı olduğu ve bu nedenle mahkemece kamu düzeni ile ilgili olan bu kuralın doğrudan doğruya nazara alınması gerekeceği–
İcra mahkemelerinin sadece “ihalenin feshi isteminin reddine” ilişkin olarak verilen kararlar ile “istihkak davaları” sonucunda verdikleri kararlara karşı “yargılamanın iadesi” yoluna gidilebileceği–
Alacaklının yabancı uyruklu olması halinde, bu kişiye 2675 sayılı kanununun 32. maddesinde (şimdi; 5718 sayılı Kanunun 48. maddesinde) öngörülen teminatı döviz olarak merkez bankasına depo etmesi konusunda icra mahkemesince kesin süre verilmesi, bu süre içerisinde bunun yerine getirilmemesi halinde ‘takibin iptaline’ karar verilmesi gerekeceği–
Hakim tarafından verilen ikinci sürenin –HUMK. 163 (yeni HMK 94) uyarınca- kesin olduğu–
Doğrudan doğruya icra müdürünün hatalı işleminden kaynaklanamayan şikayetlerin “başvuru harcı”na tabi olduğu–