Bazen bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesinin de, o kararın HMK’nun 297/1-c maddesinde açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkün olduğu-
Şikayet İcra ve İflas Hukukuna özgü bir kanun yolu olup, dava olmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinin 9. bendinde dava şartı olarak düzenlenen gider avansının yatırılmasının zorunlu olmadığı-
Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi verenin, asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemeyeceği, buna yönelik şikayetin süresiz olarak icra mahkemesinden istenebileceği-
Borçlunun takibin iptaline yönelik istemi reddedildiği ve alacaklı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 2014 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca alacaklı lehine de vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, sadece Haziran 2010 ile Ekim 2010'a kadarki beş aylık birikmiş nafaka talep edildiği, devam eden aylar nafakası yönünde bir talep bulunmadığı halde, alacaklının takip talebini aşar şekilde yaptığı başvuru üzerine icra dairesince borçluya gönderilen muhtıranın geçersiz olduğu ve sonuç doğurmayacağı, şikayete konu takip dosyasında düzenlenen icra emrinin ise, sadece daha önce başlatılan takipte istenen beş aylık nafaka yönünden mükerrer tahsilat oluşturacağı, kalan nafakalar yönünden mükerrer tahsilat oluşturmayacağı-
Şikayetçi şirket adına icra mahkemesine yapılan şikayet başvurusunda, şikayet tarihi itibariyle vekalet veren temsilcinin yetkisi sona ermiş olduğundan vekilin şirket adına temsilde bulunamayacağı, bu durumda şikayetçi şirketin yetkili temsilcisine usulüne uygun olarak duruşma gün ve saati tebliğ edilip davaya icazet verip vermediği sorularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-