Fiil ehliyeti, kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun mahkemece re'sen dikkate alınması zorunlu olduğu, taraflarca da süresiz şikayet konusu yapılabileceği, hakkında takip başlatılan kişinin sulh hukuk mahkemesi kararı ile TMK.'nin 408. maddesi gereğince kısıtlanmasına karar verilmiş olup takip tarihi itibariyle kısıtlılık halinin devam ettiği, icra takibinin doğrudan doğruya kısıtlı olan kişi aleyhine başlatıldığı anlaşıldığından, istinaf edenin sıfatı gözetilmeksizin, kısıtlı kişi hakkında başlatılan takibin iptaline karar verilmesi gerektiği belirtilerek kamu düzenine aykırılık nedeni ile takibin iptaline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Bilirkişi raporunun kesin kanaat bildirdiği, hükme dayanak yapmaya elverişli olduğu, borçlunun borca itirazını İİK'nin 169/ a maddesi uyarınca ispatlayamadığı, dava dilekçesinde ileri sürülmeyen teminat senedi iddiasının istinaf aşamasında dinlenemeyeceği, kamu düzenine aykırılık bulunmayan İlk Derece Mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu-
HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelenmesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık hallerinin re'sen gözetilebileceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun konusunda uzman bilirkişi tarafından, incelemenin gerektirdiği cihazlar kullanılarak hazırlandığı, raporun fotoğraflarla da desteklendiği, bu hali ile bilirkişi raporunun hükme dayanak yapmaya elverişli olduğu, bilirkişi incelemesi sonucunda takibe dayanak bononun 500,00 TL bedelli olmasına rağmen tahrifat yapılarak 500.000,00 TL'ye dönüştürüldüğünün anlaşıldığı, mahkemece söz konusu rapor doğrultusunda sonuca gidilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- İİK'nın 169/a-6.maddesinde borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükmünün düzenlendiği, lehtar alacaklı tarafından keşideci borçlu hakkında başlatılan takipte 169/a-6. maddesi gereğince davalı alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmediği-
Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zaman aşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 06.01.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13.03.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden, bu Kanun’la belirtilen süreler 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmuş olup, 30.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’na göre de, 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen durma süresi 01.05.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatıldığı, takip hukukuna ve icra iflas kanunları ile belirtilen sürelerin 13.03.2020 tarihi ile 15.06.2020 tarihleri arasında durmuş olduğundan bu tarihler arasında geçen sürelerin hesaba katılmayarak yapılan hesaplamada takibe mesnet zaman aşımı iddiasında bulunan bonolar hakkında yasal süresi içerisinde takip başlatılmış olduğu, borçlunun borca itirazını İİK'nın 169/a maddesinde açıklanan belgelerle ispat edemediği, icra mahkemesinin dar yetkili mahkeme olması nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılmasının olanaklı olmadığı-
Davalı alacaklı tarafından şikayetçiler (keşideci şirket ve lehtar) aleyhine iki adet çeke dayanılarak toplam 425.000 TL asıl alacak ve fer'ilerinin tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin şikayetçi borçlu .............'a 28.12.2020, şikayetçi borçlu şirkete 30.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, dayanak çeklerin unsurlarının tam olduğu, ilk cironun lehtara ait olduğu ve süresinde ibraz edildiği, şikayetçi borçlular tarafından dayanak çeklerin tefecilikten kaynaklanan faiz alacağına ilişkin olduğu ve borcun bulunmadığının ileri sürüldüğü, borcun olmadığı iddiasının İİK'nın 169/1. maddesine uygun olarak yazılı belgeyle kanıtlayamadığı, icra mahkemesindeki yargılama aşamasında dosyaya sunulan ifade tutanağı ile sorgu zaptında da, alacaklının verdiği borç karşılığında çekler aldığını bildirdiği, dolayısıyla borcun bulunmadığı iddiasını kabul etmediği, önüne gelen uyuşmazlığı takip hukuku kurallarına göre çözüme kavuşturan ve kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyen icra mahkemesince taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığının araştırılamayacağı, mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediği gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Şikayetçi borçlu .............’ye çıkarılan ödeme emrinin 04.09.2019 tarihinde tebliğ edildiği, şikayet ve borca itiraz niteliğindeki başvurunun yasal 5 günlük süreden sonra, 17.09.2019 tarihinde yapıldığından süresinde olmadığı, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi ve takibe konu bono üzerinde herhangi bir atıf bulunmadığından takibe konu senedin teminat senedi olduğu iddiasının ispatlanamadığı, muaccel borcun bulunmadığı iddiasının dayanak bononun vade tarihi ve takip tarihi dikkate alındığında yerinde görülmediği, bononun vade tarihinin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının İİK’nın 169/a-1 maddesindeki delillerle ispatlanamadığı, takibe konu bononun bedelin belirli olduğu, ödeme emrinde işlemiş faiz talebinde bulunulmadığı, bilirkişi raporunda alacak miktarı, hesap kat ihtarı ve faizle ilgili hesap yapılmamasının yerinde olduğu, takip dayanağı bononun kambiyo senedi vasfında olması nedeniyle alacağa 3095 Sayılı Kanun'un 2/2. maddesinde öngörülen ticari işlerdeki temerrüt faizi olan avans faizi oranının uygulanmasında usulsüzlük bulunmadığı, İİK’nın 169/a-6. maddesine göre borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibin muvakkaten durdurulmuş olması gerektiği, somut olayda takip durdurulmadığından şikayetçi borçlular aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği-
Borçlu tarafından taraflar arasındaki borç ilişkisinin kabul edildiği, ödeme iddiasının İİK'nın 169/a-1 maddesinde sayılan belgelerden biri ile ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine, davalının şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takip konusu bononun yasal unsurlara haiz olduğu, senet üzerinde herhangi bir tahrifatın bulunmadığı, miktar kısmındaki "TL" ibaresinin üzeri çizilerek yerine "USD" yazılması senedin matbu olmasından ötürü tahrifat sayılmayacağı, borcun ödendiği iddiasının İİK'nın 169/a maddesinde belirtilen belgelerle ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı borçlu tarafın, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Davacının dava dilekçesindeki anlatımlarının senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasına yönelik olduğu, İİK. 169/a maddesi gereğince senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı delillerle usulünce ispatının gerektiği, bu sebeple senet üzerindeki yazı yaşının farklı olduğuna ilişkin iddianın sonuca etkili olmadığı gibi mahkemece bu yönde bilirkişi incelemesi yapılmasının gerekmediği, bu nedenle davacının bilirkişi raporu alınmasına yönelik itirazının isabetli olmadığı, yine takip hukukuna göre ve basit usulde yargılama yapan icra mahkemesince, savcılık soruşturması veya ceza mahkemesinde görülmekte olan dava bekletici mesele yapılamayacağı, davalı tarafından senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun usulünce ispat edilememesi nedeniyle mahkemece 'takibin iptali' talebinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
İmzaya ve borca itirazın kabulü ile icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, borçlunun malları üzerine konulan haczin kaldırılabilmesi için 'imzaya ve borca itirazın kabulü yönündeki kararın kesinleşmesi' gerektiği, karar kesinleşmediğinden takibin durmaya devam edeceği, dolayısıyla hacizlerin kaldırılması için yatırılan teminat mektubunun iadesi mümkün olmayacağı-