Dosyaya sunulan ve alacaklı tarafından inkar edilmeyen 13.03.2019 tarihli, taraflar arasında imzalanan "Sözleşmedir" başlıklı belgenin "3" nolu maddesinde "30.06.2019 tarih ve 235.000 TL değerindeki senet tapu karşılığında verilmiş olup tapudan sonra hükümsüz olacaktır" yazdığı, buna göre taraflar arasında düzenlenen sözleşme tarihi olan 13.03.2019, 235.000,00 TL bedelli senedin düzenleme tarihi ile aynı olup vade tarihi ve bedeli de takip dayanağı senet ile aynı olduğu, senetten kaynaklanan alacağın varlığının ve miktarının tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirdiği- Takip dayanağı 30.000,00 TL bedelli senet yönünden herhangi bir delil ibraz edilemediğinden borçlu vekilinin anılan senet yönünden istinaf nedenleri yerinde görülmediği, mahkemece takip dayanağı 235.000,00 TL bedelli senet yönünden İİK'nın 169/a maddesinin beşinci fıkrası gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, istemin tümden reddi isabetsiz olup borçlu vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılarak, yeniden esas hakkında; borçlunun borca itirazının kısmen kabulü ile İİK'nın 169/a-5. maddesi uyarınca Elazığ 1. İcra Müdürlüğünün 2020/1346 Esas sayılı dosyasındaki takibin 235.000,00 TL asıl alacak ve fer'ileri yönünden durdurulmasına, 30.000,00 TL bedelli senet yönünden açılan davanın reddine,karar verilmesi gerekeceği-
Takip konusu çekte ciranta konumunda olan şirketin, çek tazminatından sorumlu olmadığı- Çekte keşideci ve keşideci lehine aval veren konumunda olan kişilerin, çek tazminatından sorumlu olduğu-
Bononun kambiyo senedi vasfına haiz olduğu, bononun tedavüle çıkarken anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı belge ile ispatlanması gerektiği, senedin hangi hukuki ilişkinin teminatı olduğunun metinden anlaşılamadığı, menfi tespit davasındaki kararın takip öncesinde verilmesi ve değerlendirmenin fotokopi üzerinden yapılmasından ötürü senedin sonradan doldurulduğu iddiasının ispatında yeterli olmadığı, takibin durdurulması ile alacaklının tazminata hükmedilmesi talebi doğrultusunda mahkemece verilen kararın isabetli olduğu-
Borca itiraz eden borçlunun iddiasını İİK’nın 169/a-1. maddesindeki belgelerle ispat edemediği, alacaklının da borcun yenilendiğine, ödendiğine veya kısmi olarak ödendiğine yönelik kabulü bulunmadığı gerekçesiyle borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine-
Borçlunun takibin kesinleşmesinden sonra sunmuş olduğu ............. tarihli ve alacaklı ................ tarafından imzalanan belgede, şikayete konu takip dosyasına konu tüm alacağın fer'ileriyle birlikte alacaklıya ödendiğinin, tahsil harcı alacaklıya ait olmak üzere alacaklının haricen tahsilat nedeniyle icra dosyasından feragat edeceğinin yazılı olduğu, alacaklının bu belgedeki imzaya itiraz etmeyip, imzanın baskı ve tehdit altında atıldığını iddia etmiş ise de, ödeme belgesinin zorla alındığına ilişkin olarak itiraz tarihi itibariyle kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı gibi, bu iddianın dar yetkili icra mahkemesinde incelenmesinin mümkün olmadığı, ödeme belgesinin İİK'nın 169/a maddesi kapsamında belge olduğunun kabulü gerektiği, haricen tahsilat niteliğinde olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, istemin kabulü ile borçlu yönünden itfa nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacı borçlular tarafından takip dayanağı bononun teminat senedi olduğu ve anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurulduğu iddiasının yazılı olarak ispatlanamadığından mahkemece bu yönlerden davanın reddine karar verilmiş olmasında ve takip durdurulmadığından davacılar aleyhine tazminata hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmediği, takip kambiyo senedi olarak başlatıldığından takip tarihinden sonra ticari faiz uygulanması gerekeceğinden denetime elverişli ve hüküm vermeye yeterli bilirkişi raporu doğrultusunda borca itirazın kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takiplerde borca itirazın İİK'nun 168/5 maddesi gereğince 5 gün içinde icra mahkemesine bir dilekçe ile bildirilmesi zorunlu olup, davacı ..............'ya ödeme emrinin 20.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve davanın 5 günlük yasal süre geçtikten sonra 20.11.2020 tarihinde açıldığı anlaşıldığından bu davacı yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
Senedin zorla ve tehditle imzalatıldığı yönündeki iddiaların dar yetkili icra mahkemesinde incelenemeyeceği-
Keşideciler tarafından ...  A.Ş.'nin cirosundaki imzaya itiraz edildiği, kambiyo takibi yapabilmek için selahiyetli hamil olmak yeterli olup haklı hamil olmak şart olmadığından davacılar tarafından da keşideci konumundaki kendi imzalarına itirazları bulunmayıp senedi ciro eden lehtarın ciro imzasına itiraz hakkı olmadığından, yetkili hamil olan alacaklının keşideciler hakkında takip yapmasına da engel teşkil etmediğinden keşideci borçluların lehtarın ciro imzasının geçersiz olduğunu belirterek ciro silsilesinde kopuk olduğu iddiasında bulunamayacakları, davacı borçlu şirketlerin keşideci sıfatıyla sorumluluklarının bulunduğu, alacaklının ise yetkili hamil olduğu, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca davaya konu senetle ilgili soruşturma evrakının bulunmasının dar yetkili İcra Mahkemesince bekletici mesele yapılamayacağı, takibin durması nedeniyle İİK'nın 169/a-6 maddesi uyarınca itirazların reddi halinde borçlu diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği-
İncelenen banka dekontlarında, takip konusu çekin seri no'su açıkça yazılarak çeke ilişkin olarak ödeme yapıldığının açıkça belirtildiği, yapılan ödemeler davacı tarafça davalı alacaklıya bildirilmemiş ise de, alacaklının banka hesabı üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile davacı tarafça çeke ilişkin olarak yatırılan söz konusu paraların, takip tarihinden önce davalı alacaklı tarafından kullanıldığının tespit edilmesi karşısında, davalının yapılan ödemeden haberdar olmadığının kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle İİK'nın 169/a-5 maddesi gereğince, davacılar yönünden 95.000,00 TL asıl alacak ile 3.801,58 TL işlemiş faizi yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, kamu düzenine ilişkin olan taleple bağlılık ilkesini düzenleyen HMK'nun 26. maddesine aykırı olacak şekilde, dava konusu olmayan takipten sonra icra dosyasına yapılan 5.000,00TL ödeme yönünden de takibin durdurulmasına karar verilmesi isabetsiz görülmüş olup, davalı alacaklı, dekontlardaki açıklamanın fark edilmediğini, davacı borçlu şirketin cari ilişkiden kaynaklanan muaccel olan borcunun olması nedeniyle, yapılan ödemenin cari alacaklarından mahsup edildiğini, takibi başlatmakta haklı olunduğunu ileri sürmüş ise de, banka dekontlarında açıkça çeke ilişkin olarak ödeme yapıldığının belirtildiği, alacaklının kötü niyetle olmasa dahi en azından takip başlatmakta ağır kusurlu olması nedeniyle, mahkemece davalı aleyhine 95.000,00 TL asıl alacak üzerinden %20 oranında tazminata karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
Kambiyo takibinde, borçlunun yasal süre içerisinde işleyecek faiz oranına bir itirazı olmadığı, takipten sonraki dönem için istenen yıllık %29 faiz oranının o tarihte uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmediği anlaşıldığından, takipten sonrası için yıllık %29 faiz oranının akdi faize dönüştüğü- Bu durumda icra müdürlüğünün değişen oranlarda avans faizi hesaplanmasına ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğu-