Kambiyo takibinin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazının kabulü halinde, "takibin iptaline" değil, "takibin durdurulmasına" karar verilmesi gerektiği-
Takibe konu senedin, teminat olarak verildiğinden bahisle borçlunun itirazı kabul edildiğine ve dolayısıyla borca itirazın esasına girilmediğine göre; İİK'nun 169/a-6. maddesinin açık hükmü gereğince, alacaklının tazminat ile sorumlu tutulması yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklılar vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde yazılı olan “...davacı tarafından her ne kadar malın teslim edilmediği iddia edilse de malın teslim edilmediğine dair hiçbir belge sunulmadığı...” beyanına göre dava konusu senedin veriliş amacının araç satışı olduğu, aracın devrinin yapılıp yapılmadığının ihtilaflı olması karşısında senedin, kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadini içermediğinden kambiyo vasfı taşımayacağı kabul edilerek karar verilmiş ise de; senedin üzerinde, araç satımına ilişkin olduğuna dair hiçbir ibarenin bulunmadığı, bu konuda taraflar arasında sözleşme düzenlendiğine dair bir belgenin borçlu tarafından sunulmadığı, alacaklı vekilinin beyanının genel kuraları açıklamaya yönelik olup, somut ticari ilişkinin kabulü yönünde bir anlam içermediği anlaşıldığından İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılarak itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Takipten feragatin, esas haktan da feragat edildiği anlamına gelmeyeceği- Esas haktan feragat beyanının açık olması gerektiği- Alacaklının feragat beyanı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; “...borçtan feragat ediyorum...” ibaresinin alacaktan feragat edildiği anlamını taşıdığı dolayısıyla yalnızca takipten değil aynı zamanda alacaktan da feragat edildiği anlaşılmakla, bahsi geçen bonoya dayalı olarak aynı borçlu hakkında, tekrar kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yeni bir takip yapılamayacağı-
Borçlu kooperatifin, çift imza ile temsil edildiği, senetlerde borçlu adına atılı 2. imzaların kooperatif yetkililerine ait olmadığı, dayanak bonoların bedellerinden borçlu kooperatifin sorumlu olmadığı iddiasının İİK’nun 169/a maddesinde düzenlenen borca itiraz niteliğinde olduğu, istemin imzaya itiraz olarak nitelendirilmesi ve alacaklı aleyhine para cezasına hükmolunmasının isabetsiz olduğu-
Kambiyo takibine borca itirazın kabulü halinde, İİK. 169/a-5 gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği, takibin iptalini de içerir şekilde davanın kabulüne karar verilemeyeceği-
Mahkemece tazminat talebi bulunmayan borçlu lehine tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup mahkeme kararının tazminat verilemeyeceğinden düzeltilerek onanması gerekirken, Dairemizin ............... sayılı kararı ile maddi hataya dayalı olarak bozulması doğru olmadığı gibi, bu durum taraflar yönünden usulü müktesep hak teşkil etmeyeceğinden maddi hataya dayalı bozmaya uyularak verilen bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının belirtilen nedenle düzeltilerek onanması gerekeceği-
Borçlunun takibe dayanak senedin teminat amacıyla alacaklıya verildiğini ileri sürerek takibin iptali isteminin borca itiraz niteliğinde olduğu- Takibe konu senedin, teminat olarak verildiği ve senet bedelinin tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle borçluların itirazı kabul edildiğine ve dolayısıyla borca itirazın esasına girilmediğine göre; İİK'nun 169/a-6. maddesinin açık hükmü gereğince, alacaklının tazminat ile sorumlu tutulmasının doğru olmadığı, buna göre; Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda açıklanan nedenle bozulması gerekir ise de; anılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Menfi tespit davası borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takibin duracağı, ilamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icranın kısmen veya tamamen eski hale iade edileceği-
Taraflar arasındaki protokolden ve alacaklının cevap dilekçesinden anlaşıldığı üzere protokolün taraflara karşılıklı edimler yüklediği ve takibe konu senedin protokol kapsamında verildiği tartışmasız olup, alacağın varlığı, miktarı ve tahsilinin yargılamayı gerektirdiği, o halde, mahkemece borca itirazın kabulü ile İİK'nun 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-