İcra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekeceği, icra emri tebliği üzerine İİK. nun 16.maddesine göre şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulması halinde mahkemece icra kefalet işleminin İİK. nun 38.maddesi uyarınca ilamlı icra takibine konu edilip edilmeyeceğinin değerlendirerek bir karar vermesi gerekeceği-
Haciz sırasındaki kefalet işleminin TBK.'nun 583 ve 584. maddelerine uygun bulunmadığından geçerli olmadığı, anılan kefalet işleminin İİK 38. maddesi anlamında ilam mahiyetindeki belgelerden olmadığından mahkemece, icra emrinin iptali ile yetinilmesi gerekeceği-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 584. maddesinin ve 603. maddesinde yer alan "...ve eşin rızasına...''' ibarelerinin, ailenin ortak kararı olmaksızın üçüncü kişi lehine güvence verilmek suretiyle borçlanmasına engel olarak ailenin huzur ve refahını koruduğundan, Anayasa'nın 12., 13. ve 48. maddelerine aykırı olmadığına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı-
İcra dairesindeki kefaletlerin ilam hükmünde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olduğu-
Borçlu, icra kefaleti için icra müdür yardımcısının tuttuğu tutanağa göre ‘icra kefili olmak istediğini’ belirtmişse de, söz konusu tutanakta ‘kefalet tarihinin’ olmadığı gibi müteselsil kefil olarak yükümlülük altına girdiğine ilişkin ‘kendi el yazısıyla bir ifadenin yazılmadığı’ gibi evli ise ‘eşinin rızasının’ alınıp alınmadığı hususu da belli olmadığından icra kefaletinin geçerli olmayacağı-
İlamlı takibe dayanak olarak gösterilen, taraflarca ve taraflar vekillerince imzalanan protokolde yer alan edimlerin koşula bağlanmış olması halinde bu durumun; protokolün ilam olarak kabulüne ve ilamlı takipte infaz kabiliyeti ihtiva etmesine engel teşkil edeceği-
Kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu ve eşlerden birinin diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabileceğini; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olmasının zorunlu olduğu-
Mahkemece takip tarihindeki durum ve dayanak belge nazara alınarak, kısa karara dayalı olarak ilamların icrası yolu ile takip başlatılamayacağı ve icra emri gönderilemeyeceği yönündeki borçlu şikayetinin kabulü ile, icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Hakimin iki tarafın talepleriyle bağlı olması sebebiyle, talepten fazla yada farklı bir karara hükmedemeyeceği- İcra kefaletlerinin iptali talebinin dar yetkili icra mahkemesinde dinlenemeyeceği-