Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi ve sonrasında diğer hususlar da araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dinlenen tanıklar işlemin satış değil bağış olduğunu ve bedel alınmadığını bildirmişlerse de; bir resmi kurum ve bedelin ödendiği dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit ise, bu resmi belgeler karşısında soyut içerikli olan tanık beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı-
Dava, tenkis isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmazların muris tarafından davalılara bağış yoluyla temlikine ilişkin işlemlerin kural olarak tenkise tabi olacağında kuşku yoktur. Nitekim mahkemece usulüne uygun olarak alınan bilirkişi raporunda da bu belirlenmiş olup bu durumda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Taşınmazın ilk tesis ve tüm tedavül kayıtları ile revizyon kayıtlarının temin edilmek suretiyle uzman heyet bilirkişi aracılığı ile mirasbırakanın devrettiği kendisine ait payın, sonradan yapılan tevhit ve ifrazlar ile oluşan taşınmazda inşa edilen binanın hangi bağımsız bölümüne ne oranda yansıdığının belirlenmesi ve hesaplanacak olan davalıya ait dava konusu bağımsız bölümlerdeki paylar üzerinden davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde 564. maddedeki tercih hakkının gündeme geleceği, böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanmasının söz konusu olamayacağı, daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmayacağı, o zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki fiatlara göre değeri belirlenmesi ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Temlikin muvazaalı olduğuna ilişkin iddia karşısında mirasbırakanın asıl irade ve amacının ortaya çıkarılması, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücü, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki, olayların olağan akışı gibi olguların değerlendirilmesi gerekeceği-
Tenkis davasında dava açma süresinin ıslah tarihinden geriye doğru 1 yıllık süreye göre hesaplanması gerektiği, mirasın açıldığı tarihten 1 yıllık süre geçtikten sonra ıslahın yapılması halinde davanın süresinde açılmış sayılmayacağı-
1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcı olduğu, somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İ.ları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliğinin olmadığı-
Taşınmazların bulunduğu yerlerde ayrı ayrı açılmış olan davaların, yargılamanın sağlıkli biçimde yürütülebilmesi için yine taşınmazların bulunduğu yer mahkemelerinde görülmelerinde hukuki yararın mevcut olduğu-
Muris muvazaasında görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 (Türk Borçlar Kanunu 237) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-