Mirasbırakanın asıl irade ve amacı duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılarak, davalı adına kayıtlı olan ve miras bırakandan dava dışı şahıs aracılığı ile edinilen paylar bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Murisin alım gücü bulunmayan oğluna yaptığı devrin muvazaalı olduğu­nun kabulü gerekeceği-
Tereke temsilcisi ile ilgili eksikliğin giderilmesi ve gerekirse terekeye bir başka kişinin temsilci olarak atanarak, ondan sonra işin esasına girilip inceleme ve araştırmanın yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bilindiği gibi inşai (yenilik doğurucu) davalara kadastro mahkemesinin görevine girmediği, oysa muris muvazaası hukuksal nedeniyle açılan davaların mülkiyet hukuku ile ilgili olup sonucu itibariyle verilen hükümler yenilik doğurucu değil, açıklayıcı nitelik taşıdıkları-
"Mirasbırakan tarafından davalı ikinci eşine yapılan temliki işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak gerçekleştirildiğinin belirlenmesi" suretiyle "davanın kabulü"ne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik olmadığı-
Mirastan çıkarma sebebin varlığının ispat edilememesi halinde, tasarrufun mirasçının saklı payı dışında yerine getirileceği (TMK md. 502) bu sebeple de, böyle bir durumda davanın tenkis davası olarak görülüp, tenkis hükümleri çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden miras bırakanın saklı payı aşan tasarrufu yönünden vasiyetnamenin kısmen iptaline şeklinde karar verilmesinin de doğru bulunmayacağı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve pay oranında tescil isteğine ilişkin davada, ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark ve taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgular araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufa konu malın, sabit tenkis oranında bölünebilir ise bu kısımlar bağımsız bölüm olarak taraflar adına tesciline karar verilmesinin gerekeceği, eğer, tassarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıkar ise bu defa MK. madde 564'de öngörülen tercih hakkının gündeme geleceği-