Dinlenen tanık beyanlarına göre borçlu ile aynı sitede (toptancılar sitesinde) madeni yağ üzerine faaliyet gösteren işletmenin sahibi tacir davalı 4.kişi ile borçlunun dükkanları arasındaki mesafe, arkadaşlık, dostluk ilişkileri, aralarında ticari faaliyet olup olmadığı hususunda tanıkların yeniden dinlenmesi, gerektiğinde ticari defterlerinin incelenmesi veya bildirecekleri delillerin toplanarak değerlendirilmesi ve sonucuna göre davalı 4. kişinin İİK. mad. 280/1 kapsamında borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olup olmadığının belirlenmesi; borçlunun durumunu bilebilecek kişilerden olduğunun belirlenmesi halinde dava konusu tasarrufun davacının icra takip dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptaline, aksi takdirde yani kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması halinde davalı 3. kişinin İİK. mad. 283/2 gereğince davacının icra dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmazları elden çıkardığı tarihteki değeri nispetinde nakten tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
İİK'nın 283/11 maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü (şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerektiği, bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktarın, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeri olduğu-
Davalı-üçüncü kişi vekilinin, "müvekkilinin taşınmazı satın aldıktan sonra üzerine yeni bir 'bina' yaptığını ve haksız açılan davanın reddini" savunduğu, tasarrufun iptali davasında, dava konusu taşınmazın borcun doğumundan sonra satıldığı, satış tarihindeki rayiç değeri ile tapuda gösterilen satış bedeli arasında fahiş fark olduğu, binanın "davalı üçüncü kişi tarafından yapıldığını gösteren" ruhsat bulunmadığı ve faturaların önceki tarihli olup, çekilen kredinin tüketici kredisi olduğu anlaşıldığından, "davanın kabulü kararı"nın yerinde olduğu-
Karı-koca arasında yapılan ivazlı tasarrufları bağışlama hükmünde olup, iyi niyet ve bedel farkı gözetilmeksizin iptaline tabi olduğu- İİK'nun 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, İİK.nun 283.maddesi uyarınca davanın sabit olması halinde 3.şahıs adına oluşturulan kaydın tashihine gerek olmadan dava konusu malın alacak ve ferileri ile sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi tanınmak üzere tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İİK. mad. 283 uyarınca, iptal davasının kabulü halinde, davacı-alacaklının, dava konusu taşınmaz ise davalı 3. kişinin üzerindeki kaydın düzeltilmesine yer olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği, 6183 sayılı Kanun''da bu hususta açık bir hüküm bulunmamakta ise de, hükmün kıyasen burada da uygulanması gerektiği-
"Borçlunun borcu nedeniyle yapılan satış sonucu üçüncü kişi konumundaki davalının mamelekinde kalan bir para olup olmadığının araştırılması, kalan para var ise adı geçen davalının o miktar oranında sorumlu olacağının, cebri satıştan sonra kalan para olmadığı takdirde davanın konusuz kaldığının düşünülmesi ve taşınmaz atölye niteliğinde olduğundan yapılan tasarrufun İİK. mad. 280/son uyarınca 'ticari işletmenin devri' niteliğinde olup olmadığı hususunun irdelenerek davalıların dava açılmasına sebebiyet verip vermediklerinin tartışılması ile karar verilmesi gerektiğine" değinen Yargıtayın bozma ilamına, mahkemece uyulduktan sonra, dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmişse de, davacı tarafın dava açmakta haklı olduğu gerekçesi ile tasarrufun iptali ile yargılama giderlerinin ile vekalet ücretinin davacı lehine hükmedilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK'nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerektiği-
Borçlu davalı ile 3. kişi davalı arasındaki tasarruf yönünden ivazlar arasında bir mislini aşan fahiş fark olduğu anlaşıldığından, tasarrufun 6183 s. K. mad. 28/2 uyarınca iptaline karar verilmesi gerektiği- 4. kişi konumundaki davalı hakkında 6183 s. K. mad. 28'in uygulama yeri bulunmadığından haklarındaki davanın kabul edilebilmesi için kötü niyetli olduklarının davacı alacaklı tarafından kanıtlanması gerektiği- Davalı 4. kişi yönünden davanın reddine, borçlu ile hukuki muamelede bulunan davalı 3. kişi yönünden ise taşınmazı elden çıkardığı tarihteki keşfen belirlenen gerçek değerini geçmemek kaydıyla ve de alacak ve fer'ileriyle sınırlı olmak üzere nakden tazminata mahkum edilmesi gerektiği-
Davacı tarafın tasarrufa konu edilen taşınmaz üzerinde hacizlerinin olduğundan, tasarrufun iptali davası açmasında hukuki yararının olmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK'nın 283/2.maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceği- Davacı alacaklı idare tarafından davası bedele dönüştürülen taşınmazlar yönünden de tahsilde tekerrür olmamak üzere davanın kabul edilmesi gerekeceği, tasarrufları iptal edilen taşınmazların borcu karşılamaya yeteceği gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-