11. HD. 16.02.2016 T. E: 2015/3914, K: 1543-
TBK. mad. 19 gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin davada, borçlu ile davalı eşi arasındaki satış işleminin bedelsiz ve mal kaçırma amacıyla yapıldığı anlaşıldığından ve diğer tasarruf yönünden ise satış bedelinin ödendiğinin ispatlanamamış olduğundan, tasarrufların iptali gerektiği-
İşçilik alacağına dayanan davacı alacaklının borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, kati aciz belgesi bulunduğu, borçlu şirketin iki ortağından birinin borçlu şirketteki hisselerini takip konusu alacaktan sonra devrederek, davalı 3.kişi şirkette ortak olduğu, borçlu şirketin üç adet bilet satış noktası ve yazıhanesinin davalı 3.kişi şirket tarafından kullanıldığı anlaşıldığından, davalılar arasındaki işlemlerin örtülü işyeri devri mahiyetinde olup İİK. mad. 280/3 gereğince iptale tabi olduğu- İİK. mad. 283/1 uyarınca, Kati aciz belgesi ile belirlenen meblağ ile sınırlı olarak davalı 3.kişinin malvarlığı üzerinde haciz ve satış yetkisi verilmesi gerektiği-
Bozma ilamı doğrultusunda," davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu, dava konusu tasarrufların, İİK. mad. 280/1-2 gereğince iptale tabi olduğu" gerekçesiyle "davanın kabulüne, dava konusu tasarrufların iptaline, davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak araç üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına, dava konusu dava dışı 4.kişiye satılan araç yönünden, değeri olan tutarın alacak ve fer'ilerle sınırlı olarak davalıdan tahsiline" karar verilmesinin isabetli olduğu-
İptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği;  teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunacağı (İİK mad. 281/II)- Davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken mahkemece "davalıların teyze yeğen olmaması" nedeniyle davacının ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında alacaklının talebi üzerine teminatın lüzum ve miktarı mahkemece tayin olunmak üzere ihtiyati haciz kararı verilebileceği- Davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği- Taşınmazların tapu kayıtlarına davalıdır şerhi konulmuş olmasının ihtiyati haczin sonuçlarını doğurmayacağı gibi dava dışı kişilere satışını da engellemeyeceği-
Tasarrufa konu taşınmazın dükkan niteliğinde olması ve o taşınmaz üzerinde borçlunun ortağı olduğu şirkete ait lokanta bulunmasının taşınmazı ticari işletmenin mühim bir parçası olduğunun kabulünü gerektirmediği, davalı borçlunun tasarrufu, lokanta işletmeciliği yapan şirkete ait hisse satışı değil, dükkanın mülkiyetine ait hisse satışı (dükkan satışı) olduğu anlaşıldığından, İİK'nin 280/son maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı- Borçlunun mal kaçırma amacı ile hareket ettiği kabul edilerek, icra dosyasındaki borcun tahsili ile davacıya verilmesi şeklindeki hükmün tasarrufun iptali davalarının mantığına uygun olmadığı ve aciz hali sabit olan borçlunun böyle bir borcu ödeme imkanı olmadığından infaz kabiliyetinin de bulunmadığı-
Kural olarak ilamda faize hükmedilmediği hallerde alacaklının, takibe konulması için kesinleşmesine gerek bulunmayan ilamlarda hükmedilen alacağa ve fer'ilerine (ücreti vekalete, harca ve mahkeme masraflarına da), karar tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceği, icra müdürünün de tasarrufun iptali ilamının hüküm fıkrası ile bağlı olup, mahkeme kararını yorumlayarak işlem tesis edemeyeceği, aksi durumun, ilama aykırılık nedeniyle İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tâbi olduğu-
Davaya konu edilenin taraflar arasındaki ticari alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlem olduğu, tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmelerinin görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacağı, ne tasarrufun iptali davasının, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davasının TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kaldığı-
Borçlu hakkında düzenlenmiş kati aciz belgesi bulunmas, davalıların kardeş olması nedeniyle dava konusu tasarrufların İİK'nun 280/1 madde gereğince iptale tabi bulunduğu- Dava konusu taşınmaza ilişkin tasarruf İİK'nun 280/1 madde gereğince iptale tabi olup davalı 3. kişi taşınmazı elden çıkardığından İİK'nun 283/2 madde gereğince nakden tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği-