Beş yıllık hakdüşürücü süre geçirilerek açılan davanın 6183 s. K. mad. 26 gereğince hakdüşürücü süre yönünden reddi gerektiği- Takip konusu borçtan önce yapılmış olan tasarrufa ilişkin davanın dava koşulu yokluğundan reddi gerektiği- Tasarruf tarihinde vadesi geçmiş vergi borcunun mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, takip konusu vergi borcunun vade tarihinin borcun doğum tarihi olarak kabulünün isabetsiz olduğu- Dava konusu tasarrufun 6183 s. K. gereğince iptale tabi olup olmadığının tespiti ile iptale tabi ise, tasarruf tarihine kadar olan borç miktarı davacı idareden sorularak belirlenecek alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak tasarrufun iptaline; aksi halde yani iptal koşulları oluşmamış ise; davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- 6183 s. K. gereğince açılan davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipo­tek nedeniyle taşınmazın cebri icra yolu ile satılması halinde davalı üçüncü kişinin elinde bir bedel kalması ve davanın diğer koşullarının da bulunması halinde, davalı üçüncü kişinin bedel ile sorumlu tutulacağı- Dava konusu taşınmazın borçlunun borçlarından dolayı dava dışı bankanın yaptığı takipte cebri icra suretiyle satılmış ve satıştan üçüncü kişiye para kalmadığı anlaşıldığından, davanın konu­sunun kalmadığı nazara alınarak "karar verilmesine yer olmadığı"na şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderlerinin haksız olan taraftan alınmasına karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında iptal kararı verilmesi halinde, yapılan tasarrufların davacının dayanağı takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline karar vermek, dava konusu malın davalı 3. kişi tarafından da elden çıkarılmış olması halinde ise o malın davalı 3.kişi tarafından elden çıkarıldığı tarihteki belirlenecek olan gerçek değeri oranında ve davacının alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tazminata hükmedileceği, bu tazminat borçlu davalı zaten borçlu konumunda olduğundan dolayı sadece malı elinden en son çıkaran kişi tarafından ve faizsiz olarak ödeneceği, bu durumda mahkemece dava tasarrufun iptali davası olmakla hüküm oluşturulması gerekirken eda hükmü niteliğinde karar oluşturulamayacağı-
Davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmazın cebri icra yolu ile satılması halinde davalı 3. kişinin elinde bir bedel kalması ve davanın diğer koşulları­nın da bulunması halinde davalı 3. kişinin bedel ile sorumlu tutulması gerekeceği, somut olayda dava konusu taşınmazın borçlunun borcundan dolayı satıldığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığına göre satış dosyasının getirtilerek yapılan cebri satış sonrasında davalı 3. kişiye para kalıp kalmadığı denetlenerek şayet kalmamış ise üçüncü kişinin iradesi dışında elinden çıktığından davanın konusuz kaldığı nazara alınarak karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun eniştesine yaptığı satışın iptali gerektiği- Davalı dördüncü kişi hakkındaki davanın kabul edilebilmesi için kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerektiği- Borçlu ve dördüncü kişi aynı köyden olup, dava konusu taşınmazda kiracı olarak oturan kişinin kira ödemelerini borçluya yapıldığının tesbiti halinde, dördüncü kişinin de kötüniyeti anlaşıldığından tasarrufun her iki davalı yönünden da iptali gerekeceği- Dördüncü kişinin iyi niyetli olması halinde, İİK. mad. 283/2 uyarınca, üçüncü kişinin malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulacağı-
İİK. mad. 278/2 uyarınca, edimler arasındaki aşırı farkın bağışla­ma hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptali tabi olduğu- Tasarrufun iptali davalarında davanın kabulüne karar verilmesi halinde, alacak­lının icra dosyasındaki alacak ve fer'ilerine şamil olmak üzere tasarrufun iptali ile davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz üzerinde davacı bankanın ipoteği mevcut olup, anılan taşınmaz davacı bankanın ipoteği ile birlikte borçlu tarafından oğlu olan davalı üçüncü kişiye satıldığı, davacı tarafından davalılar aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığı ve dava konusu taşınmaz ihale edildiği, davalı 3. kişi tarafından ihalenin feshi davası açıldığından ihale henüz kesinleşmemiş olduğu uyuşmazlıkta; davacı bankanın ipoteği limit ipoteği olup ipotek miktarından davalılar borçlu ve taşınmazın yeni maliki 3. kişi birlikte sorumlu olduğu- İcra takibi ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılmış olmakla taşınmazın satış bedeli ipotek miktarını karşıladığından eldeki davanın hukuki yarar yokluğundan ve rehin açığı belgesi alınarak davalı borçlu aleyhine yapılmış yeni bir takip bulunmadığından aynı zamanda dava koşulu yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
TBK'nun 19 maddesi gereğince açılan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davala­rında icra takibi ve aciz belgesi bulunma zorunluluğunun olmadığı-
Muvazaaya dayalı davalarda (TBK 19) davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı-  Davacının açtığı alacak davasının sonucu beklenerek davacının alacaklı olduğu belirlendiği takdirde TBK 19 gereğince danışıklı işlemin var olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK. mad. 283/2 uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerektiği- Bu  kural 4. kişi için de geçerli olduğundan ve taşınmazın dava dışı bir kişiye geçmiş olduğu belli olduğundan, davacının temyiz dilekçesi de nazara alınarak davanın bedele dönüştürülerek 3. ve 4. kişilerin taşınmazı ellerinden çıkardıkları tarihteki gerçek değer ile sorumlu tutulmaları gerektiği-