Haciz kararı verildiği tarihte ve söz konusu hisselerin takip borçlusundan 3. kişilere devredildiği tarihlerde, haczin ve devrin konusu, anonim şirketlerdeki çıplak paylar olup bu paylar için hisse senetlerinin basılmamış olduğu ve ilmühaber çıkarıldığına dair hiçbir belge de sunulamadığı, dolayısıyla haciz kararının verildiği tarihte çıplak pay niteliğinde olan şirket hisseleri, haciz tarihinden önce muvazaalı olarak devredilmemiş olsaydı, çıplak payın haczine ilişkin İİK. mad. 94/1 uyarınca kolaylıkla haczedilebilecek ve alacaklı alacağını bu yolla tahsil edebilecek iken çıplak paylar nama yazılı hale getirilip borçlu tarafından geri alınmak suretiyle alacağın tahsilinin imkansız hali getirilmiş olduğu- Bu dönüşümden sonra borçluya ait anonim şirket pay sahipliğini salt bir haciz yazısı ile haczettirebilme imkanının tamamen ortadan kaldırılmış, onu temsil eden nama yazılı hisse senetlerinin icra memuru vasıtasıyla fiilen el koydurularak haczedilmesi zorunluluğunun doğduğu- Devirden sonra yapılan hacizde ise nama yazılı hale getirilen paylara ait hisse senetleri bulunamadığından fiilen haczinin mümkün olmadığı, ortaklar pay defterine haciz şerhi işlenmesi ile yetinilmiş olduğu, ancak bu kaydi haczin, alacağın tahsiline imkan sağlamadığı- Bu halde anonim şirket paylarının borçlu tarafından geri alındığı, davacının dava açmakta hukuki yaranını bulunmadığı ileri sürülemeyeceği, gibi davalı 3. kişilerin, tasarrufların konusu olan malı bir başka kişiye (4.kişiye) devreden konumunda olduklarından, İİK. mad. 283/2 uyarınca tazminatla sorumlu tutulmaları gerektiği- Zira davalı 3. kişiler her ne kadar pay sahipliği haklarını (anonim şirket paylarını) borçluya iade etmiş iseler de, iyiniyetli 4. kişiye devredilmiş gibi sorumlu tutulmaları gerektiği, yani hisse senetleri 4. kişiye devredilmiş olsaydı hangi sebeple sorumlu tutulacak idi iseler, somut olayda da aynen o sebebin mevcut olduğu- Mahkemece davacının davasını İİK. mad. 283/2 uyarınca bedele dönüştürdüğü gözetilerek davacının kati aciz belgesindeki alacağı ile sınırlı olarak, davalı 3. kişilerin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden oldukları da dikkate alınarak, davalı 3. kişilerin hisse senetlerinin devir tarihindeki değeri tutarında tazminatla sorumlu tutulmaları gerektiği- Dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi halinde, davacı aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüld ...