Tasarrufun iptali davası-
Borçlu ile kardeşi davalı arasındaki tasarrufların 6183 s. K. mad. 28/1-1 ve 30 gereğince iptale tabi olduğu- Mahkemece tasarruf tarihi itibariyle belirlenecek alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği- 6183 s. K.'undan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarında maktu vekalet ücretine tayin edilmesi gerekeceği-
Hacze dayanak yapılan tasarrufun iptali ilamında, İİK'nun 283/1. maddesi hükmüne uygun olarak yalnızca satış işleminin iptaline karar verilmekle yetinilmiş olup, 3. kişi adına olan tapu kaydının iptali ile borçlu adına tesciline dair bir hükmün kurulmadığı, bu nedenle taşınmazın mülkiyetinin 3. kişiye ait olduğu, bu durumda şikayetçi taşınmazın maliki olduğuna göre İİK'nun 134. maddesinde belirlenen “tapudaki ilgili” sıfatı bulunduğundan ihalenin feshini istemeye hakkının olduğu-
TBK. mad. 19 gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptali istemine ilişkin açılan davada, davalıların yaklaşık 6 yıl evlilik dışı birliktelik yaşadığı, davalı borçlunun, davalı üçüncü kişiye dava dışı taşınmazın 1/3 hissesini muvazaalı olarak devrettiği, anılan taşınmazın 3. kişi tarafından tekrar borçluya iade edildiği, taraflar arasında daha önce de senetler düzenlendiği ve anılan senedin muvazaalı olduğunun mahkeme kararı ile tespit edildiği, dava konusu taşınmazın satışından itibaren yaklaşık 3,5 yıl borçlu tarafından bedelsiz kullanıldığı, davalı 3. kişinin ev hanımı olup gelirinin bulunmadığı,120.000 TL meblağlı senet nedeniyle 120.000 TL alacağı bulunan davalı üçüncü kişinin, 100.000 TL bedelle davalı borçludan dava konusu taşınmazı satın almasının hayatının olağan akışına uygun olmadığı gözetildiğinde, dava konusu satış işleminin muvazaalı olması nedeniyle davanın kabulü ve İİK. mad. 283/2 kıyasen uygulanarak davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak dava konusu satış işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-
TBK. mad. 19'a dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, icra takibi nedeniyle alacağın tahsili için yapılan taşınmaz satışının geçersizliğinin sağlanmak istendiği, bunun ayni değil şahsi sonuç doğurduğu, davada muvazaanın ispatı halinde tapunun iptaline değil (kıyasen İİK. mad. 283/1 uyarınca) iptal ve tescil olmaksızın, dava konusu taşınmazın davalılar arasındaki satış işlemine ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya icra dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerektiği-
İptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekeceği, bu ihtimalde üçüncü kişinin sorumlu olduğu miktarın, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri olduğu; mahkemece tazminata karar verilmesi halinde bu tazminatın kimden alınacağının kararda açıkça gösterilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde davacı tarafa tapudaki satış bedeli üzerinden cebri icra yetkisi verilmiş olmasının isabetsiz olduğu- Dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmamasının davacının isteğine bağlı olduğu ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi için kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanması gerektiği-
İhale konusu taşınmazın tapu kaydının incelenmesinden; taşınmaz üzerinde 3. kişi banka lehine 1. dereceden ipotek tesis edildiği, taşınmazın eski maliki borçlu tarafından ipotek sahibi bankaya satışının yapıldığı, ancak ipotek kaydının terkin edilmediği görülmüş olup, tasarrufun iptaline karar verilmesiyle, taşınmazın kaydî durumun, iptal edilen tasarruftan (taşınmazın ipotek sahibi bankaya devrinden) önceki haline döneceği; taşınmaz üzerinde şikayetçi banka lehine kurulan ipotek hakkı mevcudiyetini koruduğundan, icra müdürlüğünce ipotek alacağı dikkate alınarak işlem yapılması gerektiği-
Cebri icradan satılmış olan araçlarla ilgili olarak, icra dosyasında takip dosyası alacaklısının ihale bedelinden alacağını aldıktan sonra bir bedel kalmış ise bu bedelin tahsiline aksi durumda konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği- Mahkemece, diğer araçla ilgili değer tesbiti yaptırılarak, satış bedeli ile rayiç bedeli arasında fahiş fark olup olmadığı, davalı şirketlerin faaliyet konuları ve tacir olan şirketin araç satışı ile ilgili ödeme belgelerinin araştırılarak ve ayrıca bu araçları satın alanların borçlular ile belirtilen yakınlıklar nedeni ile İİK'nun 280.maddesinde belirtildiği şeklinde, borçluların durumunu bilen veya bilebilecek şahıslardan olup olmadığı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği- Dava konusu aracın ve dorsenin, K belgesindeki eksikliğin giderilmesi için borçlu şirkete devredilip geri aldığını belirttiğinden, bu araçların önceden davalıya satış yapılıp yapılmadığı trafik kayıtlarından kontrol edilerek, davalının iddiasının teyit edilmesi gerekirken bu hususun araştırılmadığı ayrıca araçlar üzerinde borçlu şirket lehine konulmuş Esnaf Kefalet Kooperatifinin rehni bulunduğundan davalı borçlunun mali durumunu bildiği veya bilmesi gerektiği değerlendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında, 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde, İİK. mad. 283/2 uyarınca bedele dönüşen davada, üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceği- Borçlunun zaten icra dosyası nedeniyle tüm borçtan mesul olduğu nazara alınmadan, davacı tarafa borçlu için tazminat talep edip etmeyeceğinin sorulmamasının hatalı olduğu-
Davanın, 6183 sayılı Kanununun 24 vd. maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkin olduğu- Eldeki davada danışıklı işlemin saptanması ile birlikte tapu kaydının iptali ve tescili istenmiş ise de davacının amacı, tapunun iptali olmayıp alacağına kavuşmak olduğundan, çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi ve davacının tasarruf tarihinde haciz aşamasına gelmiş bir alacağının varlığı gözetilerek, mahkemece, davacının alacağını almasına olanak sağlayacak biçimde kaydın (tapunun) iptaline gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceğine ilişkin bir hüküm kurulması gerektiği-