Tasarrufun iptali davasında iptal kararı verilmesi halinde, yapılan tasarrufların davacının dayanağı takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline karar vermek, dava konusu malın davalı 3. kişi tarafından da elden çıkarılmış olması halinde ise o malın davalı 3.kişi tarafından elden çıkarıldığı tarihteki belirlenecek olan gerçek değeri oranında ve davacının alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tazminata hükmedileceği, bu tazminat borçlu davalı zaten borçlu konumunda olduğundan dolayı sadece malı elinden en son çıkaran kişi tarafından ve faizsiz olarak ödeneceği, bu durumda mahkemece dava tasarrufun iptali davası olmakla hüküm oluşturulması gerekirken eda hükmü niteliğinde karar oluşturulamayacağı-
Davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmazın cebri icra yolu ile satılması halinde davalı 3. kişinin elinde bir bedel kalması ve davanın diğer koşulları­nın da bulunması halinde davalı 3. kişinin bedel ile sorumlu tutulması gerekeceği, somut olayda dava konusu taşınmazın borçlunun borcundan dolayı satıldığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığına göre satış dosyasının getirtilerek yapılan cebri satış sonrasında davalı 3. kişiye para kalıp kalmadığı denetlenerek şayet kalmamış ise üçüncü kişinin iradesi dışında elinden çıktığından davanın konusuz kaldığı nazara alınarak karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun eniştesine yaptığı satışın iptali gerektiği- Davalı dördüncü kişi hakkındaki davanın kabul edilebilmesi için kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerektiği- Borçlu ve dördüncü kişi aynı köyden olup, dava konusu taşınmazda kiracı olarak oturan kişinin kira ödemelerini borçluya yapıldığının tesbiti halinde, dördüncü kişinin de kötüniyeti anlaşıldığından tasarrufun her iki davalı yönünden da iptali gerekeceği- Dördüncü kişinin iyi niyetli olması halinde, İİK. mad. 283/2 uyarınca, üçüncü kişinin malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulacağı-
İİK. mad. 278/2 uyarınca, edimler arasındaki aşırı farkın bağışla­ma hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptali tabi olduğu- Tasarrufun iptali davalarında davanın kabulüne karar verilmesi halinde, alacak­lının icra dosyasındaki alacak ve fer'ilerine şamil olmak üzere tasarrufun iptali ile davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz üzerinde davacı bankanın ipoteği mevcut olup, anılan taşınmaz davacı bankanın ipoteği ile birlikte borçlu tarafından oğlu olan davalı üçüncü kişiye satıldığı, davacı tarafından davalılar aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığı ve dava konusu taşınmaz ihale edildiği, davalı 3. kişi tarafından ihalenin feshi davası açıldığından ihale henüz kesinleşmemiş olduğu uyuşmazlıkta; davacı bankanın ipoteği limit ipoteği olup ipotek miktarından davalılar borçlu ve taşınmazın yeni maliki 3. kişi birlikte sorumlu olduğu- İcra takibi ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılmış olmakla taşınmazın satış bedeli ipotek miktarını karşıladığından eldeki davanın hukuki yarar yokluğundan ve rehin açığı belgesi alınarak davalı borçlu aleyhine yapılmış yeni bir takip bulunmadığından aynı zamanda dava koşulu yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
TBK'nun 19 maddesi gereğince açılan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davala­rında icra takibi ve aciz belgesi bulunma zorunluluğunun olmadığı-
Muvazaaya dayalı davalarda (TBK 19) davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı-  Davacının açtığı alacak davasının sonucu beklenerek davacının alacaklı olduğu belirlendiği takdirde TBK 19 gereğince danışıklı işlemin var olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK. mad. 283/2 uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerektiği- Bu  kural 4. kişi için de geçerli olduğundan ve taşınmazın dava dışı bir kişiye geçmiş olduğu belli olduğundan, davacının temyiz dilekçesi de nazara alınarak davanın bedele dönüştürülerek 3. ve 4. kişilerin taşınmazı ellerinden çıkardıkları tarihteki gerçek değer ile sorumlu tutulmaları gerektiği-
Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı-  İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkının davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın dava konusu şeyin aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının dava konusu şeyi haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği-
Taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunmadığı, davalılar arasında yakın akrabalık olmaması nedeniyle İİK 278 madde kapsamında iptal koşulları oluşmamakla birlikte; davacının delil olarak bildirdiği İcra Ceza Mahkemesi dosyasında, sanık olarak savunma yapan davalı-üçüncü kişi ifadesinden "dava konusu taşınmazı alacağına mahsuben aldığı" anlaşıldığından, dava konusu tasarrufun, borca mahsuben yapılan taşınmaz devrinin mutad ödeme olmaması nedeniyle İİK. mad. 279/2 gereğince; davalılar arasındaki alacak borç ilişkisi nedeniyle davalı üçüncü kişinin  borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İik 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu- Dava konusu taşınmaz üzerinde ipotekle satıldığından ve davalı üçüncü kişi, dava konusu taşınmazın ipotek nedeniyle satışa çıkarıldığını belirtildiğinden, mahkemece anılan taşınmaz üzerindeki ipotek nedeniyle yapılan icra takip dosyası belirlenip incelenerek, taşınmaz ipotek nedeniyle henüz satılmamış ise dava konusu tasarrufun İİK. mad. 279/2 ve 280/1 gereğince davacının takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptaline; taşınmaz ipotek nedeniyle satılmış ve satış bedelinden davalı üçüncü kişiye para kalmış ise, bu paranın davacının alacak ve feriyle sınırlı olarak davalıdan tahsiline, satıştan para kalmamış ise konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-