Tasarruf tarihi ve yakın tarihte üçüncü kişi hesabından çekilen paranın tasarrufa yapılan ödeme olarak değerlendirileceği- Davalı toplamda tapu dahil 298.694,00 TL olarak ödeme yaptığını belgelemiş olduğundan, bu halde ivazlar arasında bir misli fark bulunduğundan bahsedilemeyeceği-
İİK. mad. 283/II uyarınca, borçlunun kayın biraderi olan davalı 3. kişinin, davalı 4. kişiye tasarrufa konu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve takibe konu alacak ve ferileriyle ile sınırlı olarak tazminata mahkum etmesi gerektiği-
İİK. mad. 284 gereğince tasarrufun iptali davasının batıl tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiği-
Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı üçüncü kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanmasının mümkün olduğu, bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığının değerlendirilmesi gerektiği-
Davalılar arasında kan davası bulunmakta ve davalılar arasındaki boşanma gerçek bir boşanma ise de; davalı üçüncü kişiye nafaka borcuna karşılık olarak devredildiği iddia edilen dava konusu taşınmazın satış değeri ile gerçek değeri arasında üç misli fark olduğu, davalı üçüncü kişinin nafaka alacağının devredilen taşınmazın değerinden daha düşük miktarda olduğu, borçlunun halen taşınmazda oturmaya devam ettiği ve davalılar arasında bulunduğu beyan edilen kiracılık ilişkisinin ve kira ödemelerinin belgelenememiş olduğu gözönüne alınarak dava konusu tasarrufun İİK. mad. 280/1 gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
Dosyadaki mevcut delillere göre davalı-borçlu ölü ... kendi adına kayıtlı olan iki taşınmazdaki hissesini de kendisi hakkında başlatılan icra takibinden önce, 02.10.2009 tarihinde 25.000,00 TL bedel ile davalı kardeşine devrettiği- Dava konusu taşınmazın devir tarihindeki gerçek değeri mahkemesince yapılan denetime uygun ve itiraza uğramayan 24.06.2016 havale tarihli bilirkişi raporuna göre sırasıyla taşınmazların toplam bedelinin satış tarihi itibariyle 487,584,00 TL olduğunun anlaşıldığı- Tasarrufa konu taşınmazlarda iptali talep edilen hissenin 1/18 olduğu, dikkate alınarak eldeki dosyaya bakıldığında; dosyadaki mevcut delil durumunu göre davalı kardeşin kendisinin de hissedarı olduğu dava konusu taşınmazlardaki davalı borçlunun hisselerini mahkemesince alınan bilirkişi raporu ile belirlenen gerçek bedelini misli fark oluşturmayacak şekilde ödemek sureti ile satın aldığı, dinlenen tanık beyanları ile iş bu satışın gerçek bir satış olduğu, ödemiş olduğu toplam bedel ile taşınmazların bilirkişi raporu ile belirlenen toplam bedelleri arasında fahiş fark bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu borcun 14.09.2011 tarihinde doğduğu, boşanma davasının ise 19.04.2011 tarihinde kesinleşmesine rağmen, davalılar arasındaki tasarrufun 30.11.2011 tarihinde yapıldığı, gerekçeye konu hakaret ve tehdit suçunun tasarruf tarihinden sonra 04/02/2012 tarihinde meydana geldiği, Sulh Ceza Mahkemesi dosyası ile görülen davanın 26.06.2013 tarihinde karara çıktığı, hususu değerlendirilmeksizin taraflar arasında muvazaa olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediği-
Davalı-üçüncü kişinin davalı-borçluya banka aracılığı ile gönderdiği 122,000 TL ile tapuda geçen 122.000 TL'ye eklendiğinde 244.000 TL olduğundan, taşınmazın satış bedeli ile gerçek bedeli arasında önemli bir oransızlık söz edilemeyeceği- Borçlunun iflasına karar verilen dosyadaki bilanço verileri de dikkate alınarak, davalıya yapılan taşınmaz satışının İİK. mad. 280 kapsamında iflas eden şirketin mal varlığının önemli bir kısmını oluşturup oluşturmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı dördüncü kişi yönünden ivazlar arasındaki fahiş fark yeterli olmayıp kötü niyetinin ispatlanmış olması gerektiği, bu davalı yönünden İİK. mad. 280/3 hükmümün de uygulanamayacağı-  Kötü niyeti ispatlanamadığından davalı dördüncü kişinin yönünden davanın reddine, İİK. mad. 283 gereğince davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri oranında tazminatla sorumlu tutulması gerektiği- İcra dosyalarından; birinde yapılan hacizde, haciz tutanağı İİK. mad. 105 anlamında geçici aciz vesikası niteliğinde ise de; diğer icra dosyalarında borçlu adresinde yapılmış bir haciz olmadığı gibi aciz belgesi de sunulmamış olduğundan, borçlu şirketin aciz halinin sözü edilen icra dosyaları yönünden sabit olmadığı ve bu nedenle; davacının yalnızca aciz vesikası sunulan icra dosyasındaki alacak miktarı ile sınırlı olarak İİK. mad. 283 gereğince davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri oranında tazminatla sorumlu tutulması gerektiği-
Davalı üçüncü kişi "dava konusu ev üzerinde satılık levhası gördüklerini, aynı apartmandaki komşular aracılığı ile mal sahibi olan davalı borçlu ile görüşüp pazarlık yapmak sonucu 90.000,00 TL bedel karşılığında satın aldıklarını, bu paranın 30.000,00 TL'sinin elden, 45.000,00 TL'sinin tapuda satış işlemleri yapıldığı sırada banka havalesi ile ve yine aynı gün hesaplarından çektikleri 15.000,00 TL ile elden ödediklerini, müvekkili ile borçlu arasında herhangi bir tanışıklık ya da akrabalık bağı bulunmadığını" ileri sürmüş olup mahkemece, sübuta ermeyen tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-