İcra müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK. mad. 355 uyarınca bildirilmesi üzerine, borçlunun görev yaptığı kurumca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın "sıra cetveli" niteliğinde olmadığı- Mahkemece sadece muvazaanın tespit ile işlemin iptaline karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, kurum tarafından yapılan sıralamanın sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı Yasa'nın 35. maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmü gereğince taraflar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdirinin doğru olmadığı-
Dava konusu bağımsız bölümün borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye satılması ve üçüncü kişinin de aynı taşınmazı dava dışı şahsa satması, dava dışı şahsın da taşınmazı davalı beşinci kişiye satmış olması halinde tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için bu satış silsilesindeki dava dışı şahsın da davaya dahil edilmesi gerektiği-
Mahkemece dava konusu taşınmazın başında keşif yapılarak, uzman bilirkişi heyetinden taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ile tapudaki satış bedeli arasında misli fark bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK 278/1'e göre “Karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,” ın bağışlama hükmünde olduğu kabul edilmiş olup, davalı 3. kişinin davalı borçlunun kayınbiraderi olması, İİK 278/1 hükmünde belirtilen akrabalık ilişkilerine göre borçlu tarafından yapılan tasarrufun İİK'nun 278/1.maddesi gereğince davanın kabulüne tasarrufun iptaline karar verilmesi yerine hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
6183 s. K. mad. 28/1 geriğince, üçüncü dereceye kadar kan hısımları ile eşler ve ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sıhri (kayın)hısımları arasındaki tasarruflar bağış niteliğinde olup iptali gerektiği- Dava konusu taşınmazın devir edildiği tarihteki davalı kamu borçlusunun sorumlu olduğu vergi asıl ve cezaları ile birlikte toplam kamu borcunun belirlenmesi ve bu miktarla sınırlı olarak iptale karar verilmesi gerektiği- 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Mahkemenin dayanağı olan İİK mad. 278/3-2 hükmü somut olayda uygulanması mümkün olmadığı, bunun nedeninin ise, maddenin uygulanması için gerekli olan ve anılan maddenin 2 fıkrasında belirtilen 2 yıllık süre geçmiş olduğu, yani; dava konusu tasarrufların hacizden itibaren 2 yılı aşan bir sürede yapılmış olduğu-
Taşınmazın satışı sırasında tapu kaydında mevcut olduğu anlaşılan ipoteğin, satış bedeline ilave edilmesi gerektiği, gayrımenkul kaydındaki ipotek ile birlikte değerlendirildiğinde satış bedeli ile taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında mislini aşan bir fark olmadığı, davalılar arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını 3. kişilerin bildiği ya da bilebilecek durumda olduklarını gösterir bir yakınlık da ispat edilememesine göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Takip dosyasına konu çekler, iptali istenen tasarrufların tarihinden sonra keşide edilmiş olup çekte vade olmamasına rağmen ticari hayatta vadeli çek kullanıldığı bilinen bir gerçek olduğundan davacı vekiline takip konusu çeklere dayanan borcun temel ilişkisinin tasarruftan önce doğmuş ise borcun doğumu konusunda varsa delillerini ve ticari defterlerini sunması ve borcun daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde buna ilişkin dava koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek ondan sonra işin esasına girilmesi gerektiği- Bağımsız bölüm davalı borçlu şirket yetkilisi tarafından diğer davalı yeğenine devredilmiş olup, onun tarafından da dava dışı 4.kişiye devredildiğinden öncelikle bu bağımsız bölüm açısından; davacıya yeni malikin davaya dahil edilip edilmeyeceği sorularak sonucuna göre inceleme ve araştırma yapılması gerektiği-
Davalı borçlu hakkındaki kambiyo senedine dayalı olarak takip yapıldığı, davalı borçlunun yetkilisi bulunduğu şirket ile davacı arasındaki fatura tarihlerine göre dava konusu tasarrufun, taraflar arasındaki ticari ilişkinin doğumundan sonra gerçekleştiği, davalı borçlu hakkında yapılan haciz işlemlerine göre borçlunun aciz halinde olduğu, davalıların anne-oğul olup akrabalık durumu sabit olduğu gibi taşınmazın bilirkişi aracılığıyla tespit olunan tasarruf tarihindeki rayiç değeri ile akit tablosundaki bedel arasında fahiş fark bulunduğu sabit olduğundan mahkemece İİK. mad. 278 gereğince tasarrufun iptaline ilişkin davanın kabulünün isabetli olduğu-