Taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında 1 mislinden fazla fark bulunduğu, iptale tabi olduğu ve bunun yanında davalıların müşterek tanıklarının beyanlarından davalıların aynı köylü olmaları sebebi ile birbirlerini tanıdıkları ve sürekli terminalde bulunan çay ocağında görüştükleri, hayatın olağan akışında bu denli sık görüşen ve aynı zamanda aynı köyden olan her makul insanın birbirinin borcu olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu, dolayısıyla davalılardan ...'nin davalı ...'nin alacaklılarına zarar verme kastını bilebilecek durumda olduğu, ulaşılan bu sonucun gerek haciz tutanağı gerekse de davalı ... vekilinin beyanları ile sabit olduğu üzere .............. İcra Müdürlüğü'nün ................. esas sayılı dosyasında diğer borçlu ve aynı zamanda davalı ...'nin oğlu dava dışı ...'nin tasarrufu iptale konu taşınmazda ikamet ettiğinin sabit olması ile desteklendiği, zira tasarruftan sonra dahi taşınmazın borçlular tarafından kullanılmakta olduğu, borçlunun kira akdi ile taşınmazda oturduğu yönünde davalı tarafın itirazlarına ise kira akdinin adi yazılı nitelikte olup taraflarca her zaman düzenlenebilecek belgelerden olması sebebiyle itibar edilmediği sabit olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık, 2004 sayılı yasanın 277 ve devamı maddelerine göre açılmış, tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Bedel düşüklüğünün tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağı, TBK 19.maddesi gereğince davalıların muvazaalı olarak dava konusu taşınmazın devrini yaptığının kanıtlanamadığı-
4. HD. 03.03.2025 T. E: 2024/13690, K: 3545
2004 sayılı yasanın 277 ve devamı maddelerine göre açılmış, tasarrufun iptali istemi-
Tasarrufa konu taşınmazların tapuda gösterilen değerleri ile, mahkemece belirlenen değerleri arasında mislini aşan fark olduğu, davalı şirketler ile davalı-borçlunun yönetiminde olan dava dışı borçlu Şirket arasında süre gelen ticari ilişkilerin olduğu, davalı borçlunun dava konusu üç taşınmazını aynı işlemle davalı Ltd. Şti.ne, dava konusu diğer iki taşınmazını aynı işlemle davalı .. A.Ş'ne sattığı, satışta borçluyu temsil edenin alıcı ..A.Ş'nin kurucularından olduğu, taşınmazları satın alan davalıların borçlu-davalının durumunu ve amacını bilecek kişilerden olduğu ve İİK'nın 280/1 maddesinde vücut bulan emarenin gerçekleşmiş olduğu- İİK'nun 278 ve 280/1 maddeleri gereğince, davalı A.Ş'ne satılan dava konusu bağımsız bölümler için tasarrufun iptaline karar verilmesi ve alacaklısına icra dosyasındaki borç ve ferileri ile sınırlı olmak üzere tasarrufun iptaline karar verilmesinin yerinde olduğu- Davalı 3. kişi Ltd. Şti.ne satılan dava konusu taşınmazları aldıktan sonra borçlarına karşılık banka lehine ipotek tesis ettirildiği, 3. kişi Ltd. Şti'.ne satılan dava konusu bağımsız bölümlerin cebri icra sonucu ipotek borcuna mahsuben banka tarafından alındığı, dava konusu olan bu üç taşınmaz davalı 3.kişi Ltd Şti'nin borcu nedeniyle cebri icra yoluyla satıldığından, davalı Ltd Şti'nin, davacının (asıl dava ve birleşen davalar için) takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak İİK 283/2 madde gereğince tazminat olarak sorumluluğuna karar verilmesinin de yerinde olduğu- Davalı-3.kişinin kendi borcu nedeniyle dava konusu taşınmazların cebri icra satışı sonucu el değiştirmesi halinde, davada taraf olmayan birine ait taşınmazlar için tasarrufun iptaline karar verilemeyeceği, cebri icradan ihale ile alan kişinin kötüniyetli olmamasından davaya dahilinin de mümkün olmayacağı, davanın talep olmaksızın bedele dönüştüğü, bu nedenle, davacı Banka vekilinin tasarrufun iptaline karar verilmesi yönündeki ve bu taşınmazlar için yapılacak olan sıra cetvelinin bekletici mesele yapılması gerektiği yönündeki istinaf talebinin yerinde olmadığı-
Dava konusu gayrımenkullerin düşük bedelle satıldığı anlaşılmışsa da kanunun aradığı geriye doğru 2 yıl geçmiş olma koşullarının gerçekleşmediği- Davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişi olduğunun da davacı tarafından da ispat edilememiş olduğu-
Davalı borçlunun bilinen adresinde tutulan haciz tutanağının İİK 105 inci maddesi gereğince aciz vesikası hükmünde olduğu, dava konusu tasarrufun ise haciz tarihinden geriye doğru 2 yıl içinde yapılmadığı, bu nedenle bedel farkından dolayı iptale karar verilemeyeceği, ancak mahkemece İİK 277, 279 ve 280 maddelerinin hükümde tartışılması gerektiği-
Dava konusu gayrımenkullerin tapuda gösterilen değerleri ve tasarruf tarihlerindeki gerçek değerleri arasında misli aşan bedel farkı bulunmasına rağmen İİK madde 278/2 de belirlenen 2 yıllık haciz süresinin geçmiş olması sebebi ile iş bu madde kapsamı gereğince iptale tabi olmasa da; dava konusu gayrımenkullerin davalı tarafından borçlu ile aralarındaki ticari ilişkiden doğan alacağa karşılık alındığının beyan edilmiş olması karşısında borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının adı geçen davalı üçüncü kişi tarafından bilindiğinin veya bilinmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında İİK 280/1 deki koşulların oluştuğu-
Uyuşmazlık, İİK'nın 277 nci ve devamı maddelerine göre açılmış, tasarrufun iptali istemine ilişkindir...