Dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki rayiç değeri ile tapuda gösterilen değeri (taşınmaz üzerinde bulunan haciz miktarının da eklenmesi ile) arasında 6183 sayılı yasanın 28/2. maddesi gereğince mislini aşan fark bulunmamasına ve davacı tarafından 6183 sayılı yasanın 30. maddesi kapsamında davalı üçüncü kişinin diğer davalı borçlunun mal kaçırma ve alacaklısına zarar verme kastını bildiği ya da bilmesi gereken kişilerden olduğunu ispatlayamamasına göre usul ve kanuna uygun olan "davanın reddine" ilişkin hükmün onanmasına-
Tasarrufun iptaline ilişkin davaların görülebilmesi için borçlu hakkında 6183 Kanun'a yasaya göre bir takip yapılmış ve takibin kesinleşmiş olması gerektiği; ancak aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olmasının yeterli olduğu- Anılan Yasanın 24.maddesi gereğince borçlu ile hukuki işlemde bulunan kişi, borçludan aldığı malı üçüncü bir kişiye devrederse alacaklının, devir tasarrufunun yapıldığı kötüniyetli üçüncü kişilere karşı iptal davası açabileceği- Buradaki "kötüniyetli üçüncü kişiler" iptal davasına konu malı borçlunun alacaklısından mal kaçırmak amacıyla temlik ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişiler olduğu; kötüniyetin ispatının davacı alacaklıya ait olduğu-
Asıl davada borcun tasarruf tarihinden önce doğduğunun kabulü yerinde iken, birleştirilen davada faktoring sözleşme tarihi dikkate alındığında, temlik protokolünün temlik sözleşmesi ile aynı tarihte yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olacağı ön kabulüne göre tasarruf işleminin borçtan önce yapıldığı kanaatine varılmakla birleştirilen davanın İİK 278. maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK 278/2 hükmü gereğince de dava konusu gayrımenkulün davalı borçlu tarafından davalı ...'a gerçek değerinin çok altında düşük bedel ile satılmış olmasına, davalı 3. Kişi ...'ın davalı borçlunun kardeşi ile evli olduğunun anlaşılmasına, davalı ... ...'ün de davalı borçlunun yiğeni olmasına, İİK 280/1 hükmü gereğince davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişiler olduğunun anlaşılmış olmasına göre mahkemece verilen 'davanın kabulüne' ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Dava konusu tasarrufun İİK'nın 278/2-1.maddesi anlamında eşler arasında yapılmış bir tasarruf olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı- Taşınmaz bu boşanma protokolü çerçevesinde devredilmiş halde davacı ancak 'boşanmanın' muvazaalı olduğunu, boşanmaya rağmen tarafların birlikte yaşamaya devam ettiğini ispatlaması halinde, taşınmaz devrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için,borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması,iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için, borçlu tarafından yapılmış bir tasarruf işleminin olması, bu tasarruf işleminin de davacı alacaklının alacağını tahsil etmesini engelleyici bir durumu oluşturması gerektiği, bir başka değişle bu tasarruf işlemi olmasaydı davacının alacağına kavuşma imkanın olması gerektiği-Karar gerekçesi yapılan İİK'nın 280/1.maddesine göre işlemin iptali için borçlunun mal kaçırma amacını onunla tasarrufta bulunan üçüncü kişinin bilmesi veya bilmesi lazım gelen kişilerden olması gerektiği- Ticari hayatta, tacirler arasındaki alacağın temlikinin, mutad ödeme araçlarından biri olduğu, dairenin yerleşmiş görüşlerinden olduğu-Bunun için tarafların temlikten önce ve sonrasında devam eden bir ticari ilişkisinin olması ve temliki gerektiren bir alacak- borç ilişkisinin bulunması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık"nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden ... icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Davacının, iptal davası ... olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde ... icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- İptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan ... bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Tasarrufun haciz tarihinden geriye doğru 2 yıl içinde yapılmadığı anlaşıldığından mahkemece bedel farkından dolayı iptale karar verilemeyeceği-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiği-Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Haczin 25.03.2014 tarihinde yapıldığı dava konusu satışın ise 13.01.2012 tarihinde gerçekleştiği, İİK'nın 278/2. fıkrasındaki hacizden geriye doğru 2 yıllık süre geçmiş olması nedeni ile ivazlar arasında önemli oransızlık olduğundan satışın iptali gerektiği yönündeki Bölge Adliye Mahkemesi kararı yerinde olmamakla birlikte, davalı üçüncü kişinin İİK'nın 280/1. maddesine göre borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğunun kanıtlanmış olmasına göre "davanın reddine" dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-